Page 44 - Hekimce Bakış Dergisi 105. Sayı
P. 44

ENKAZ AĞITLARI







                                                          Dr. Zehra Betül YAZICI |  zebeye@gmail.com



               ÖLÜM ÜÇGENİ

               DÜNYA BİR KIPIRDASIN DA GÖR!


               “Bizim pek güvenilir            zaten aslında katı bir ben de   kollar bacaklar tıkamışken
               olmadığımız/ imlenen            yokken haksız sayılmazlar.      yolları, boruları… Çığlıklar
               dünyada. Belki de bize kalan /   Biraz felsefe ve varlık sorunsalı   duyuluyorken öncesinde,
               yamaçta bir ağaçtır, her gün    katarak, o yandaki arabada      ağlamalar, sonrasında iniltiler,
               onu yeniden/ görelim diye,      hızla yanımdan geçen sen değil   dualar bir bir kesilip, gece
               dünkü sokaktır belki./ ya da    de benmişken, ne oluyoruz,      kadar, soğuk kadar kuşatıcı
               kötü büyütülmüş bağlılığıdır    neredeyim ben sen değil         bir ölüm sessizliği sarmışken
               alışkanlığın”                   de ben o enkazın altında        ortalığı, toz içinde köpekler
                                               soğumuş, morarmış benim         yavaşça başlarını uzatmışken
               Rilke, Duino Ağıtları
                                               değil de seninmiş kolunken,     duvar dibinden, uyanmışken
               O öldü, bu öldü, şu da,         neden, neden, neden o korku     kış uykusundan akrepler bile…
               parça pinçik öldü her şey,      seninken, akışkan bedenleri     Bir kış gecesi uyurken birden
               gülüş dondu dudakta, buzlar     ve hep aynı yere, bunun için    bire her nasılsa işte bunlar
               sarktı gözlerden, sarkıtlar bu   dönen iki kasnak gerek, bunun   oluvermiş, iç dış olmuş, dış
               dondu. Yaban hayat deprem       için bu sistem, bu sonsuz sayıda   iç, üstteyken alta geçmişiz,
               dedi o gece. Konveyör bir       kanca, dişli, çark, kova ve     evin bir anlamı kalmamış,
               banttaymışım, hayat beni,       geniş lastik kayışlar… O gece,   koruyan kollayan, sokaktan
               bir malzeme olan beni,          koca koca gökdelenleri diken    ayıran odaları… O sokakta
               üstünde taşıyan bir basit       katoşların, beton kırıcıların   şimdi çökmüş beton, sağa sola
               taşıma sistemiymiş, bana        hiç biri hiçbir hiç biri hiç bir   savrulmuş demir parçaları,
               sormadan hiç ne yapmayı,        bir bir bir grev kırıcısı kadar   kesilmiş kolonlar ki akıl almaz
               nereye gitmek istediğimi ...    bile hiç bir işe yaramamışken,   bir Türk icadıymış diyorlar, cam
               Malzeme dedikleri deniz kumu,   daha sonra yol boyunca bir      kırıkları… Her yanda varillerin
               dere çakılı değil, kısaca ben   dizi silindirler tarafından     içinde, bir de kış ya, soğuk ya
               oluyorum bedenimi katarak,      ezilmişken, kepçelerin dişleriyle   acayip, varillerin içinde yanan
               onayımı, suskunluğumu, o        parçalanmışken birkaç kez       naylon parçaları, çadır da
               çürük binaları oraya diken,     daha hepimiz, ezik ezik         yokmuş ayın rengi kızıldan soluk








                44  hekimcebakis.org
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49