Page 49 - Hekimce Bakış Dergisi 105. Sayı
P. 49

çoktan geldiğidir.              kurgulanmıştır. Kapitalist sistemin   birisidir. Yerleşiklerin mekânı
                                               yanıltıcı konforu insanoğluna   duvarlarla, çitlerle, çitler
               Kapitalizm, hasta bir toplum    enjekte edilmektedir. Bir       arasındaki yollarla çevrilidir,
               üretmektedir. Modernizmin o     düşüncenin doğru olup olmaması   mekânı pürtüklüdür. Hâlbuki yersiz
               asil ve optimist kahramanları   da özne için önemini yitirmiştir –ki   yurtsuzların, göçebenin mekânı
               ya da özneleri, kapitalizmin    içimizi acıtan da yolumuzu şaşırtan   yalnızca çizgilerle işaretlenmiş,
               oluşturduğu kötülük dolu hastalıklı   da kişiliğimizi çatırdatan da   kaygan zeminlerdir. O nedenle
               durumla ya da iktidarla artık   budur-. Bir düşüncenin, ideolojinin   sömürülemezler. Genç filozof
               mücadele edemez haldedir.       ya da ürünün iyi pazarlanması, iyi   Thomas Nail’in, Deleuze’un bu
               Dünya, kapitalizmle baş etmek   satması yeterlidir sadece. Piyasa   tezine bir karşı tez oluşturduğunu
               için kendi kendinin adaletini   gereksinimine göre sisteme uyumlu   da belirtmeden geçmek olmaz
               sağlayan, bu nedenle yasalara   ‘pragmatik bilgi’ ve ‘pratik beceri’   yazımda. T. Nail, Göçmen
               kısmen karşı gelen ama anarşist   ile donatılmış ‘Yeni İnsan ya da   Figürü adlı kitabında göçmenin,
               de diyemeyeceğimiz ve şiddet    robot insan’ modeli yaratılmıştır.   artık zamanımızın politik figürü
               uygulamaktan sakınmayan anti-   Bilim anlayışı bir iddiayı ortaya   olduğunu belirterek ekler:
               kahramanların (öznelerin) ortaya   atana “Kanıtın nedir?” diye sorup   Sınırlara, toplumların ve devletlerin
               çıktığı, E. Durkheim’ ın tanımladığı   sorgularken, kapitalist sistemin   sonuçları olarak bakmak
               Anomi haline dönüşmüştür artık.   içi boşaltılmış bilim anlayışı;   yerine; devletleri ve toplumları
               Dolayısıyla intiharlar sahneye   “Piyasa ederin nedir?” diye    sınırlamanın; devinimli (göçebe)
               çıkar. Bu durum dişli bir çark   soran bir tutum olarak karşımıza   süreçlerinin ürünleri olarak
               gibi hasta toplumu hem tekrar   çıkmaktadır. Böylece “Ötekiler”   görmek gerekir der. Deleuze’e geri
               ezer hem daha da hasta eder.    yani depremzedeler, yoksullar,   dönelim hemen:  İnsan olmanın
               Kapitalist üretim ve tüketim    sermayeye ve iktidara karşı duran   utancından kurtulmak için,
               ilişkilerini içselleştiren birey kişilik   her birey-topluluk tamamen   devrimci-anarşist olmaktan başka
               bölünmesi yaşayarak, kitlesel   nesneleşir. İki çarpıcı örnek verelim   da çare yoktur sözü yazımızın
               halüsinasyonların kurbanı haline   bu sava:  Covid-19 pandemisi   odağını oluşturur. Bu bağlamda
               gelmektedir.
                                               sırasında Covid -19 aşısını üreten   bir çatlak bulup içinden geçmeyi
               Kapitalizmin, insanlığın içini   şirketlerin tüm borsalardaki   başarmalıyız utancımızı biraz olsun
               tamamen boşaltmış olduğu        hisse değerlerinin en üst sıraya   azaltabilmek, oluşumuza anlam
               aşikârdır. İnsan, bütünlükten   oturmasıdır. Ya da daha güncel   katabilmek için.
               yoksun, çelişkilerle debelenen,   örnekle Maraş depreminden     Yazar Filiz Kansu da; Deleuze’ün
               olayların peşinden sürüklenen,   hemen sonra kapatılmayan       intiharını, yine onun savından
               sorgulamayan ve sorgulamadan    borsada çimento firmalarının hızla   yola çıkarak anarşist bir tutum
               kabul eden bir varlık haline    değer artışı yaşamasıdır. Orada on   olarak görür.  Yine filozofun soru
               getirilmiştir. İnsan artık ‘tarih   binlerce insan enkaz altındayken   ve yanıtlarıyla açıklar kitap adına
               yapan özne’ olmaktan da çıkmış,   hem de. Bizlerin çaresizliği, acısı,   taşıdığı savını da; Ölümlü ne
               kendine göre tarih(i) yapanların   yakarışı ve karamsarlığı ya da ne   demektir? Bir gün ölecek olan.
               verdiği rolü oynayan bir özne   hissettiğimizi adlandıramayışımız   Peki ya ölümsüz ne demektir?
               olmuştur. İnsan, kendine bile   tam da bu paragrafta anlatılanlar   Artık ölmesi mümkün olmayan,
               yabancılaşmış, tarihi ise salt   nedeniyle ve kapitalizmin bize   zaten hâlihazırda ölmüş olan, bu
               nostalji olarak yorumlamak      yaptıklarıyla ilgilidir.        vesileyle de ölümden arınmış olan.
               durumunda bırakılmış edilgen bir   Deleuze’e göre; Kederli ruhların
               mahluka dönüştürülmüştür. “Bunu   desteklemek ve propagandasını   Yaşadığımız dehşet verici depremi,
               nasıl yapabiliyorlar? Bu kadar oyu   yapmak için bir despota ihtiyaçları   utancımızı, acıları ve masum
               hâlâ nasıl alabiliyor?” gibi birçok   olduğu gibi, despotunda   kayıplarımızı Deleuze savlarıyla
               sorunun yanıtı Kansu’nun kitabında   amacına ulaşmak için ruhların   ve Kansu’nun kitap başlığı olan
               anlattığı Deleuze kuramında ya   kederlenmesine ihtiyacı        Ölüm Sosyalisttir, İntihar Anarşist
               da filozofun kendi kitaplarında   vardır. Dolayısıyla cehaletinin   bağlamında biraz aralamak
               saklıdır.                                                       isterim. İktidarın ya da tiranların,
                                               kınanmadığı, yadsınmadığı,
               Bilgi ve ideoloji iktidarlar    aksine; piyasa ederi yüksek olan   kendi çıkarlarını gözeterek cahil
                                                                               bırakılmış ve yoksullaştırılmış
               tarafından sömürülmektedir.     bu uyumlu yeni insan robot,     hatta çalışan yoksulluğuna itilmiş
                                               maalesef ‘Aydın’ kimliğinin sonunun
               İnsanın bu karmaşa içinde       geldiğinin de ilanıdır.  “Yetmez   halkı daha da sömürmek için
               savrulup hiçleştiği yadsınamaz bir   ama evet”  kampanyası bu   imar afları çıkarmasını şaşkınlıkla
               gerçektir. Her şey tüketim üzerine   durumun en yıkıcı örneklerinden   karşılıyorum demek yalan olur.








                                                                                                          49
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54