Page 60 - Hekimce Bakış Dergisi 93. Sayı
P. 60

o aşamadan sonra spontane gelişiyor sohbetin yönü.
        ortada moderatör de olmadığından bir tür kakafoniye
        dönüşen  bilimsel  toplantıda  en  çok  yaşlı  teyzelerin  söz
        aldığına şahit oluyorum.  onların dimağında her derde
        deva tedavi reçeteleri dolaşıyor. Henüz bu ortamlara yeni
        yeni takılmaya başlayan gelin kızlarla bekâr hatunlar pek
        fazla konuşmuyor büyüklerinin yanında.

        akıntılarının rengini, eşleriyle kaç gecede bir halvet
        olduklarını,  adetlerinin  nasıl geçtiğini  birbirleriyle
        konuşurken o kadar rahatlar ki, çevredeki erkeklerin
        mevcudiyeti de onları tedirgin etmiyor. Yıllardır gele gide
        artık  bir  tür  hastane  müptelası  olmuş  teyzelerde  kadim
        anadolu tedavi yöntemlerinin en yakası açılmadıklarından
        tutun da, ta lokman Hekim’e kadar dayanan en bilinmedik
        mucizevî reçetelerle, insanı dumur kuyularına düşüren
        sağaltım teknikleri gırla gidiyor. Öyle ki, teyzenin açlıktan   boyunca. Bunun gibi dört hasta daha arka arkaya dalsa
        kokan nefesini içine çeke çeke can kulağıyla önerilerini   içeri,  haşlanmış  beynimi  onlara ikram  ettikten  sonra
        dinleyen hasta tedavi olacağına öylesine ikna oluyor    halleluya, haalleluya nidalarıyla odayı terk etmem an
        ki,  yanıma  girdiğinde  beni  küçük gören  bakışlarından   meselesi.
        anlıyorum kararını verdiğini.  söylediklerimi  dinlerken
        biliyorum ki içinden,”hadi oradan ukala dümbeleği,      Bakın  konuşurken  unutuyordum.  Dünya durdukça
        Hasibe teyze zaten verdi bana reçeteyi. sen hala konuş   başımızda durası  sağlık Bakanımız poliklinikte hasta
        dur bakalım!” diye geçiriyor.                           muayene süresini beş dakikaya indirdiğinden beri çok
                                                                rahatladım. artık hastalarla telepati kurarak anlaşıyorum.
        İçeri girdikten sonra başkalaşım geçiren bir başka hasta   Daha hasta kapıdan girdiği anda gözlerimi gözlerine dikip
        profili var ki, en favorim şu aralar. Dışarıda gülüm gülüm   bağlantıyı kuruyorum. artık gide gele hastalar da öğrendi
        açılan, sohbet ortamının kleopatra’sı olan deminki kadın   telepatiyi. Hemen uyum sağlayıp arka beyin bölgesindeki
        gitmiş, yerine İngiliz  kemal’in en güvendiği yardımcı   “telepatik bağlantı çekirdeği”ni harekete geçirerek
                                                                şikâyetlerini anlatıyorlar. Daha koltuğuna oturmadan ben
                                                                anamnez kısmını bitirmiş oluyorum. sekreter kız tansiyon
                                                                alıp kaydedene kadar da reçeteyi düzenlemiş oluyorum.
                                                                son kalan bir dakikada memleket ahvali üzerine sohbet
                                                                ettikten sonra bağlantıyı sonlandırıyoruz. Böyle giderse
                                                                evden eve telepatik bağlantı kurup bütün ülkeyi tedavi
                                                                etmeyi düşünüyorum. Bakalım, hayırlısı.












        ajanı  makbule  kalfa gelmiş oturmuş sanki.  ser veriyor,
        sır vermiyor kadın.  neyi sorarsam kaçamak yanıtlar,
        şaşırtmacalı sorularım karşısında anamnezi olmadık
        mecralara akıtacak türde karşı sorular falan hep onda. Yahu
        bu çapraz sorgu muamelesine ne gerek var anlamıyorum.
        Şikayetini adam gibi aktar, biz de düzenleyelim reçeteni,
        sonra bin otobüsüne, git pembe pancurlu, mor kapılı
        evinin huzurlu mutfağına. Yok ama olmaz, bizim mata Hari
        sabrımın sınırlarından iki milyon suriyeli daha geçirmeye
        kararlı, orası kesin. nuh deyip, peygamber demiyor sorgu



        60 Hekimce Bakış
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65