Yıl 1933… Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü ise Başbakan olarak görev yapıyor. Atatürk’ün meşhur 10. Yıl Nutkunu yaptığı yıl dünyaya geldi Erdinç Köksal.
Ankara’da doğdu, Ankara’da okudu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1958 yılında mezun oldu. 1969 yılında Şişli Etfal Hastanesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasını bitirdi. Zonguldak, Sivas, Adana… Pek çok şehirde hastaların derdine derman oldu. Mezuniyetinden 21 yıl sonra devletten emekli oldu ama çalışmayı bırakmadı. Serbest hekimlik yaptı, üyesi olduğu Tabip odalarının kurullarında yer alarak hekim hakları için çalıştı. 90 yaşına merdiven dayamış, neredeyse cumhuriyetle yaşıt, ömrünü hastalarına adamış bir doktor Erdinç Köksal. Darbeler görmüş, savaşlar yaşamış, onlarca iktidar, onlarca Sağlık Bakanı görmüş.
COVID-19 pandemisinde 550’den fazla sağlık çalışanı hastalık sebebiyle hayatını kaybetti. Biri de Dr. Köksal’ın eşi Müjgan Köksal’dı. 85 gün boyunca yoğun bakımda hastalıkla savaşan Müjgan Hanım, 2021 yılı nisan ayında hayata gözlerini yumdu…
Ve tarih 14 Mart 2022. Erdinç Köksal, Tıp Bayramı’nda her yıl olduğu gibi Atatürk’e olan bağlılığını göstermek için Taksim’deydi. Türk Tabipleri Birliği Emekli Hekimler Kolu Başkanlığı da yapan Dr. Köksal, yapılacağı günler öncesinden duyurulan çelenk sunma töreni için geldiği Taksim’de polis barikatıyla karşılaştı. Üzerinde beyaz önlüğü ile gelen hekimin karşısına, sağlığı için çalıştığı ülkenin, devletin polisi çıktı.
“YAPMAYIN ALLAH AŞKINA!”
Her yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nda icra edilen bir etkinlik sırasında gördüğü muamele karşısında şoke olmuştu Köksal hoca… “Ananızı babanızı tedavi ettik biz. Yapmayın Allah aşkına” ifadeleriyle akıllara kazınan Dr. Erdinç Köksal, olay sonrası açıklamasında şunları söyledi:
“Fransız Konsolosluğu’nun önünde çelengimizi alıp beyaz gömleklerimizle yürüyorduk. Fakat geldiğimiz zaman önce polis barikatıyla karşılaştık, arkasında da bariyerle karşılaştık. Çiçek, çelenk koymak istediğimizi söyledik. ‘Giremezsiniz’ dediler. ‘Bizden bir zarar gelmez çelenk bırakacağız’ dedik. Maalesef kabul etmediler. Sonra onların başındaki zat sivil kıyafetli biri, kaymakamla konuşayım dedi ve kaymakamla konuştu. Onu bekledik 5-6 dakika ama cevap maalesef olumsuz geldi. Bir kişi çelengi koysun çıksın dediler, biz de bunu kabul etmedik. Orada 15-20 kişi beyaz gömlekli gitmişiz, bunu kabul etmedik. Çelengimizi bariyerin dışına bıraktık. Girmek için mücadele ettiğimiz zaman onlarla göğüs göğse itiş kakışa girdik.”
İKİ AY ÖNCE PİL TAKILMIŞ
Henüz iki ay önce kalp pili takılan Dr. Köksal, doktorların kendisini yormaması yönündeki tavsiyesine rağmen, hak için, minnet için Atatürk’ün huzuruna çıkmak istediklerini belirtti. “Bu duruma düşmek çok kötü bir şey. Umarım hiçbir meslektaşım bununla karşılaşmaz, son örnek olur” diyen Köksal, çamur içinde kalan gömleğini de tabip odasına armağan edeceğini söyledi.
Tüm olayların sonunda polis, sadece bir hekimin anıta çelenk koymasına izin verdi. Bunu kabul etmeyen hekimler ise barikata çelengi bırakarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Hekimler burada yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandılar: ““Her yıl çelenk koymak için heyetle buraya geldik ancak bize ‘Çelenk koymanızda bir sakınca yok ancak konuşamazsınız’ denildi. Konuşamadığımız bir yerde böyle bir tasarrufta bulunamayız. O yüzden engellemelerle karşılaştığımız bu polis barikatı önüne çelenklerimizi bırakıyoruz. Tüm meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. Bugünler geçecek biliyoruz. Daha özgür günlerde, daha güzel günlerde daha kalabalık, neşeyle coşkuyla buluşacağımız 14 Martlarda buluşmak üzere.”
Onur Fidansoy