Bursa’da su farkındalığı: Doğa iyi ise biz de iyiyiz

22 Mart Dünya Su Günü sebebiyle Bursa’da yaşanan su sorunuyla alakalı Nilüfer Barajı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamaya Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in yanı sıra Bursa Tabip Odası, Nilüfer Kent Konseyi, TMMOB Bursa il Koordinasyon Kurulu, Bursa Barosu, Doğader, Ekoder, Kamu Emekçileri Sendikası Tarım Ormancılık Hizmet Kolu ve Türkiye Ormancılar Derneği temsilcileri katıldı.

Basın açıklamasında Bursa’da yapılan yanlış su uygulaması vurgulanırken Nilüfer Barajı’nda su seviyesinin tehlikeli bir noktaya geldiği bildirildi. Bursa’nın yaşam kaynaklarından alınarak şişelenen suların, su döngüsünü bozup ve kuraklığa sebep olduğu belirtildi.

Basın açıklamasının ardından Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş da açıklamalarda bulundu. Başkan Dr. Tufan Kumaş doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlamamız gerektiğini belirterek, “Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal tam iyilik halidir. Yaşam milyarlarca yıl önce suda başladı. Bedenimizin yaklaşık üçte ikisi sudur. Su, hayatın kendisi, bedensel sağlığımız için sağlıklı ve temiz suya ihtiyacımız var. Ruhsal iyiliğimiz için bunu hepiniz deneyimlediniz, bir dere kenarında oturduğunuz zaman kendinizi ne kadar mutlu hissediyorsunuz. O zaman deremize sahip çıkmalıyız. Sosyal iyilik halimiz için burada bir aradayız dostluk ve dayanışma bize güç veriyor. Doğamıza ve suyumuza sahip çıkacağız. Temel ihtiyaçlarımıza sahip çıkacağız. Şöyle bir yanlışımız var. Kendimizi insan olarak doğanın dışında hatta doğanın üstünde görüyoruz. Aslında doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Doğa iyi ise biz de iyiyiz” şeklinde konuştu.

22 Mart Dünya Su Günü’nün basın açıklamasının tam metni ise şöyle;

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 1992 yılında Rio de Janerio‘da düzenlenen konferansta 22 Mart’ı “Dünya Su Günü” olarak ilan etti.  Su, dünya var olduğundan beri hava ile birlikte tüm canlı yaşamının odak merkezi, doğa ve insanlığın en temel gereksinimi olmuştur.

Dünyanın dörtte üçünün okyanuslarla kaplı olması gerçeğine karşılık, insanın da içinde olduğu kara canlılarının gereksinim duyduğu tatlı su, her geçen gün daha da azalmakta ve bu suya erişim daha da zorlaşmaktadır. Örneğin Türkiye, tatlı su zengini bir ülke değildir, kişi başına ortalama 1.500 m3 ile su azlığı yaşayan bir ülkedir. İklim değişikliği, vahşi tüketim ve su varlıklarının kirletilmesi bu hızla devam ettiği takdirde yakın gelecekte su fakiri bir ülke konumuna geleceğimiz aşikardır.

Nehirlerin, göllerin, sulak alanların endüstriyel, evsel, tarımsal atıklarla kirletildiği, HES’lerce doğadan koparıldığı, kurutularak yok edildiği, yeraltı ve yer üstü sularının sanayi tarafından sömürüldüğü, deşarj ya da derin deşarjlarla kirletildiği hatta birçok firma tarafından ticarileştirilerek satıldığı gerçeklerine bir de İklim değişikliğini eklersek, ülkemizin hali hiç de iç açıcı değildir. Su kıtlığının işaretlerini her yerde görmek mümkündür. Yeraltı sularının seviyeleri hızla düşmekte, göller küçülmekte, sulak alanlar yok olmaktadır.

Bugün burada, yani su seviyesinin tehlike boyutunun da aşağısında olan barajlarımızdan biri olan Nilüfer barajında bu açıklamaları yapıyor olmamız, kuraklığın fıtrat ya da kader olmadığını, doğal bir süreç olmadığını vurgulamak içindir.

BURSA’DA SUYA DAİR YAPILAN YANLIŞ UYGULAMALAR ACİLEN DURDURULMALIDIR!

Bursa’nın yaşam kaynaklarından alınarak şişelenen sular, kentimizin su döngüsünü bozmakta ve kuraklığa sebep olmaktadır. Tarım alanlarına doğru yayılan imar planları ve sanayi alanları su kaynaklarımızı hem kirletmekte hem de yok etmektedir. Siyasiler ve karar vericiler, fabrikalara kontrolsüz ve denetimsizce su sağlarken yurttaşlara sağlıklı ve ulaşılabilir su sağlamak konusunda sessiz ve etkisiz kalmaktadır. Bursalıların evlerinde kullandıkları musluklarından akan su tüketimine dikkat çekmeden önce suyu kirleterek ve hoyratça kullanarak kuraklığa neden olanlara dikkat çekmek gerekmektedir.

Yaşam için zorunlu olan, ekolojik sistemin bir parçası olan su, asla sadece bir enerji kaynağı veya ticari bir mal olarak görülmemeli, sürdürülebilir bir su varlıkları yönetimi ile korunmalı, savunulmalı ve doğru kullanılmalıdır.

Temiz suya erişimin, sağlık ve tarım politikalarında da bir karşılığı olmalıdır. Temiz suya erişemeyen nesillerin, hastalıklarla, sağlık alanındaki maliyetlerle karşı karşıya geleceği, tarımın vahşi sulamalarla yapılmaması gerektiği, ekosistemdeki diğer canlıların da temiz suya ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır.

 

Alıntı: bto.org.tr

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler