Haydi, beyaz yürüyüşe!

Hafta sonunda Endoskopik Laparoskopik Cerrahi kongresindeydim. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi önceki başkanlarından, yan yana mücadele etmekten her zaman onur duyduğum sevgili ağabeyim Özdemir Aktan tıbbi uygulama hatalarını tartışacağımız bir oturum planlayıp beni de çağırmıştı. İyi ki çağırmış, iyi ki gitmişim dediğim bir oturumdu.

Vaka örnekleriyle birlikte tartıştığımız konular hekimlerin insanlık değerlerine bağlılığını, sağlık alanında yaşanan ağır tahribata karşı meslektaşlarımızın mesleğin onurunu koruma iradesini görmemizi, üstelik tam da haklarımız için eylem sürecini başlattığımız bu dönemde iş yoğunlukları nedeniyle hastanelerde buluşmakta zorlandığımız bir meslektaş grubuyla da buluşmamızı sağladı. Oturumun dışında kalan kısacık zaman diliminde de buluştuğumuz meslektaşlarımızla nöbetlerden maaşlara, çalışma koşullarından ortamlara pek çok sorunu konuşma olanağı bulduk. Uzun ve insanlık dışı nöbetler, yoksulluk sınırının altında maaşlar, şiddetin envai şeklini bir solukta aktardıkları kısacık sürede tek umutlarının meslek örgütünde olduğunu ekleyivermeleri de çok sevindirdi beni. Meslek örgütlerini güçten düşürme çabalarından biri de 12 Eylül karanlığının kamuda çalışan meslek mensuplarının üye olma zorunluluğunu kaldırması olduğunu biliyoruz. Kongrede gördüm ki, meslek örgütüne güven üye olmanın ötesine geçiyor, mutfağında emek verip yönetimlerinde de yer alarak haklarımız için mücadeleye omuz veriyorlar.

Biliyorsunuz, TTB 11 Ekim’de eylem takvimi açıkladı. “Karanlığa karşı; önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz” sloganıyla “Emek bizim, söz bizim” diyerek yola çıktık. Yalnız mecazi anlamda değil, bir dizi eylemin ardından 23 Kasım’da İstanbul’dan Ankara’ya hep birlikte yürüyoruz. “Beyaz Yürüyüş” sonunda da 27 Kasım Cumartesi günü Ankara’da Türkiye’nin dört bir yanından gelen meslektaşlarımızla, diğer emek ve meslek örgütleri, siyasi parti temsilcileriyle bir “Beyaz Forum” buluşmasında sağlığımızı, geleceğimizi tartışmayı, taleplerimiz ve bu talepler için yapabileceklerimizi, izleyeceğimiz yolu birlikte kararlaştırmayı hedefliyoruz.

Taleplerimiz çok açık: Memleketteki yoksullaşmayı biz hekimler ve sağlık emekçileri de derinden hissediyoruz. Geleceğimizin güven altında olmasını istiyoruz. Çalışma barışımızı bozan, emekliliğimize yansımayan adaletsiz performans sisteminin kaldırılmasını, insanca yaşayacağımız temel bir ücreti talep ediyoruz. İnsanlık dışı çalışma koşullarının, adaletsiz görev dağılımının sona ermesini, haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve azaltılmasını, şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamlarını; COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları ve etkili bir şiddet yasasını talep ediyoruz. Halkın sağlığı ile oynadıkları yeter, 5 dakikada bir muayene olmaz diyor, mesleki özerkliğimize müdahalelere son verilmesini, hastalarımıza yeterli süre ayırmayı istiyoruz.

Uzmanlık eğitimi almak için geldiğimiz kliniklerde asıl görevimizin öğrenmek olduğunu hatırlatıyor, bizlere dayatılan kölelik koşullarını reddediyoruz. Eğitim-öğretim programları ve araştırma faaliyetleri düşünülmeden, liyakatsiz atamalarla açılan tıp fakültelerine, niteliksiz tıp eğitimine son verilmesini talep ediyoruz. Birinci basamağın gerçek kimliğine kavuşmasını, koruyucu hekimliğin değerini bulmasını istiyoruz. Güvencesizliğin dayatıldığı aile hekimlerinin ceza yönetmeliğiyle susturulmasını reddediyoruz. İşçi sağlığı alanında TTB tarafından koruyucu sağlık hizmeti felsefesiyle yapılandırılmış iş yeri hekimliğinin yok edilmesine karşı atama ve çalışma saatlerinden ücretlendirmeye yetki ve denetimin yeniden tabip odalarına devredilmesini istiyoruz. Özel hastane patronlarının meslektaşlarımıza dayattığı güvencesizlik ve ciro baskısına son verilmesini talep ediyoruz. OHAL KHK’leri ile başlatılan hukuksuz ihraçlar, arşiv taraması adı altında yapılan güvenlik soruşturmalarıyla atanmayan tüm hekimlerin, tüm emekçilerin hızla göreve başlatılmasını istiyor, özel sektörün sömürüsüne terk edilmelerini reddediyoruz. Kaynakları şehir hastanelerinin kiralarına, özel hastane patronlarına aktarmak yerine herkese eşit, adil, erişilebilir, ana dilinde kamusal sağlık hizmeti sunulması gerektiğini bir kez daha tekrar ediyoruz.

Bu salgında olanca çıplaklığı ile önümüze serilen eşitsizlikler, en fazla hastalananların ve ölenlerin evde kalamayan emekçiler olduğu gerçeği, ertelenmiş kamusal sağlık hizmetleri ile birlikte özel sektörün artan kârı, aşılamada ortaya çıkan bölgesel eşitsizlikler bu taleplerin ne denli haklı olduğunu bir kez daha gösterdi. Taleplerimiz hepimiz için… Bu yürüyüş yaşam hakkımız için, sizin, bizim, hepimizin yürüyüşüdür. Gelin haklarımız için birlikte yürüyelim!

 

Şebnem Korur Fincancı

 

Alıntı: https://www.evrensel.net/yazi/89738/haydi-beyaz-yuruyuse

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler