Hekim sendikaları

Aynı talepleri savunan ve iş kolunda örgütlü onlarca sendika, meslek odası varken, hekimler için çekim merkezi olmak, özellikle iktidara karşı mücadele eden TTB ve sendikalardan kopmak kime yarayacak?

Türkiye’de örgütlü, örgütsüz tüm kesimlerde hareketlilik artarak devam ediyor. Migros işçilerine yapılan insanlık dışı, polisiye tedbir hepimizin gözünün önünde yaşanıyor. AKP hükümeti; hizmet verdiği beşli, onlu çetelere daha çok kazandırmak için halkı daha fazla yoksulluğa itiyor. Ama artık halkı, “bu dünyada yoksulluk çeken, öbür dünyada peygambere yakın olur” edebiyatı ile de kandıramıyor. Bırakın kendini, çocuğunun karnını doyuramayan halk; artık cenneti bu dünyada arıyor.

Muhalefetin altı partisi bir araya gelip, somut programlarını 28 Şubat’ta açıklayacaklarını bildirdi. Ancak, hepimizin beklentisi bu programın işçinin emekçinin geçim derdine, ülkenin demokratikleşme ve insan hakları sorunlarına maalesef ki çözüm olamayacağıdır. Tam da bu nedenle, umudun ve çözümün, sadece ve sadece kendinde olduğuna inanan işçi sınıfının eylemleri, ülkenin dört yanında artarak devam ediyor. Aliağa’da Gemi Söküm işçileri, Başpınar’da Gür İplik işçileri, Gaziantep’te Karpen işçileri, İstanbul’da Migros ve Yemeksepeti işçileri direniyor.

Kamu sağlık çalışanları da tıpkı işçi sınıfının mücadelesi gibi kasım ayından bu yana alan mücadelesini arttırdı. TTB’nin önderlik ettiği ve sağlık iş kolundaki sendika ve derneklerin de ortaklaştığı 15 Aralık ve 8 Şubat iş bırakma eylemleri başlangıç eylemleri idi. Ancak bu eylemlerde özellikle hekimlerin sağlık iş kolunda birlikte çalıştığı; hemşire, teknisyen, laborant, idari personel, 4-d’li çalışan arkadaşlarımız ile bir araya gelmemek gibi bir tepkisi oldu. İlginç bir şekilde hekimler arasında; Aralık ayında Sağlık Bakanlığınca, önce verilen sonrada iptal edilen maaş arttırımlarının geri çekilmesinde hekim dışı sağlık çalışanlarının eylemlerinin etkili olduğu duygusu oluştu ya da oluşturuldu.

Bu duygu, bugüne kadar hastaları birlikte tedavi etmiş, benzer kaderleri paylaşmış ekibin birdenbire statülerine göre davranmasına yol açtı. Fakat esas tehlike, sağlık iş kolunda hızla artan direnişin bölünmesiydi. İlginç olan; 2 ay içinde hiç alışkın olmadığımız bir şekilde hekim sendikalarının kurulması ve hızla üye sayılarının artmasıydı. Daha ilginç olanı da kurulalı 2 ay olmasına rağmen; bu sendikaların 17-18 Şubat’ta iki günlük iş bırakmayı göze alacak kadar kararlı ve özgüvenli olmalarıydı. Bir ilginç konu da sağlık müdürlüklerinin yazı ile başhekimlikleri uyararak bu eylemlere katılanlar hakkında işlem yapılmasına gerek olmadığını bildirmesiydi.

Sadece hekimlere açık olduklarını ve TTB gibi siyaset yapmayacaklarını söyleyen bu sendikaların; apolitik kalmaya çalışan ama diğer taraftan da çalışma koşulları ve emek sömürüsüne karşı çıkan genç hekimler için çekim merkezi olması şaşırtıcı. Belki de şaşırtıcı olmamalı. Tıpkı Aile Hekimliği sisteminin getirildiği 2006 yılında, birinci basamakta oluşan karşı duruşun örgütlenmesinde TTB’nin etkisini kırmak için, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nu kurdurmak gibi. Yıllarca bakanlığın güdümünde olan bu yapı son yıllar içinde yönetimdeki arkadaşların çabası ile bazı illerde mücadelenin içinde yer almaya başladı.

Benzer durumu şimdi Hekim Sendikalarında yaşayacağız gibi. Aynı talepleri savunan ve aynı iş kolunda örgütlü onlarca sendika ve meslek odası varken, hekimler için çekim merkezi olmak ve özellikle iktidara karşı mücadele eden TTB ve sendikalardan kopmak kime yarayacak? Sınıf sendikacılığı yerine, hekim milliyetçiliği ile mücadeleyi bölmek sanırım Truva Atı etkisi yaratacak. TTB’nin özlük hakları ve ekonomik taleplerdeki gerçek rolünü başka bir yazıda tartışmak istiyorum. Ama uğradığımız şiddet, mobbing, çalışma koşullarındaki sorunlar, çalışırken ve emeklilikteki ekonomik sıkıntılarımız neredeyse aynı iken bu ayrım neden?

Biz şimdi sadece hekimlerle eylem yapacağız dersen, bir süre sonra sadece uzmanları ya da sadece öğretim üyelerini içeren sendikalar da kurulur ve mücadele zayıflar. Sağlık iş kolunda, özelliklede hekim arkadaşlarda sendikal bilinç yüksek olsaydı zaten bu “şovenist” ya da “elitist” çabaya gerek olmazdı. Kamu sağlık iş kolunda halen örgütlü, emekten yana sendikaların da bu yaşananlardan kendilerine iyi bir ders çıkarması gerekiyor. Kitlelerden uzak, sadece kendi siyasi dar grupçu zihniyet ile sendika yönetmenin sonu bu tür alternatiflere yol açıyor. İşçi sınıfının mücadelesi bize, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” gerçeğini öğretti. AKP ile aynı gemide değiliz ama sağlık çalışanları olarak kamaralarımız farklı olsa da aynı gemideyiz. Unutmamamız gereken tam da bu. Canımız yandığında bunu ilk hisseden yanı başımızdaki ekip arkadaşımız ya da omuzdaşımız olacak. Sağlıkla kalın.

 

Alıntı: https://www.evrensel.net/haber/455523/hekim-sendikalari

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler