Biliyorsunuz, aylardır Türk Tabipleri Birliği olarak hekimlerin yaşadıkları sorunları görünür kılmaya çalışan bir eylem sürecindeyiz. Elbette birlikte sağlığı ürettiğimiz tüm çalışma arkadaşlarımızın, onların emek ve meslek örgütlerinin de katılımıyla sürdürüyoruz bu eylemleri. Eylemlerin tüm toplumda karşılık bulduğu, sağlıkta dönüşümün mimarı AKP ile hız kazanan ve artık tümüyle tahrip olan hırpalanmış sağlık ortamının, yarattığı sağlıksızlığın bu salgın sürecinde görünürlüğü artıp bunca yıldır yaptığımız uyarıların da yerine ulaştığı süreçte, bir de emek verenlerin değersizleştirilmesi istedikleri gibi yerini bulmayınca en başarılı oldukları yöntemi hayata geçirmekte bir an tereddüt etmedi AKP ile MHP ittifakı ve onların yanında yer almaktan zerre rahatsızlık duymayanlar. İktidarı elinde tutmanın yolu olarak kullanılan toplumu kutuplaştırma, düşmanlaştırma ve suçlulaştırma çabaları hız kazandı.
Suç duyurusu
Ne yazık ki algıyı yönetme konusunda deneyimli, donanımlı ve geniş kadrolu bir toplulukla başa çıkmak kolay değil. Aylardır memleketin pek çok şehrinde tabip odalarıyla hekim buluşmaları gerçekleştirirken, benim insan hakları ihlallerine dair belgeleme çalışmalarıma atıfla terörist sayılmamdan, sürekli HDP ile yan yana durmamıza, dolayısıyla belli bir partiyi destekleyerek siyaset yaptığımıza dair oluşturulmuş algı en fazla dile getirilen konulardan biri. Yüz yüze buluşmalar o nedenle tüm bu eylem sürecinde en fazla önemsediğimiz çalışma oldu. Tanışmak, dinlemek ve anlatma olanağı bulmak kıymetli. Yandaş medyanın çok sevdiği ve kullandığı fotoğraflardan biri otuz yıllık dostum, insan hakları mücadelesinde birlikte yer aldığım, bundan onur duyduğum, insan hakları hukuku konusunda görüşlerine çok değer verdiğim sSevgili Mithat Sancar ile HDP ziyareti sırasında yaptığımız açıklamadan bir kare. Malum hakikatin yalnız bir kısmını anlatmak da yalan söylemenin bir başka yolu. O fotoğrafın çekildiği gün oraya DEVA partisi ile yaptığımız açıklamadan geldiğimiz, önceki ve sonraki günlerde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi başkanları, yöneticileriyle buluştuğumuz ve Mecliste grubu olsun olmasın tüm partilere de benzer ziyaretlerde benzer sözleri kurduğumuz dışarıda bırakılıp TTB sanki sadece HDP ile ilişki kuruyormuş gibi bir algı oluşturularak, hem milyonlarca seçmeni olan bir parti hem de meslek örgütü suçlulaştırılmış oluyor. Ne kadar elverişli bir yalan operasyonu.
Suriye’de IŞİD’e karşı verilen savaşta askerlik yapmış ve bir partinin eş başkanı olduğu bilinen kişinin silahlı fotoğrafını sosyal medyada paylaşıp o fotoğrafın bana ait olduğu iddiaları ile algı yaratmaları ise şaşırtıcı değil ama tek bir internet araması ile hakikati görecek olanların inanması amaca ulaşma yolunda etkili olabildiğini gösteriyor.
Etkili bir GöREV eylemi sonrası TTB kapatılsın etiketi ile ortaya çıkılması, bir parti başkanının bizi suçlulaştırma söylemi, ardından Terörle Mücadele Daire Başkanlığının hakkında arama kararı bulunduğunu iddia ettiği, yargı kararı olup olmadığını da bilmediğimiz bir gazetecinin programına çıktığım için hakkımda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu sosyal medyada açıklaması, istedikleri etkiyi yaratamayınca bu kez şiddete uğradığını bildiren bir meslektaşımızın olay anına ait olduğu iddia edilen ve nasıl medyaya servis edildiği, üzerinde herhangi bir oynama yapılıp yapılmadığı bilinmeyen kamera görüntüleri üzerinden meslektaşımıza destek olanlar da dahil edilerek yöneltilen ağır tehditlerle yeniden meslek örgütümüzü suçlulaştırma girişimleri birlikte ele alındığında bu kadrolu hakikat bükücülüğün bizleri haklarımız için mücadele etmekten vazgeçirmekten öte bir anlam ifade etmediğini görmekte yarar var. Bu düşmanlaştırma çabalarına izin vermemek elimizde. Biraz nesnel bir araştırma, gerektiğinde bizlere ulaşıp sorarak… Ancak basın ne yazık ki böyle nesnel bir yaklaşımdan çoğunlukla uzak duruyor, bu suçlulaştırma ve düşmanlaştırma siyasetine kolayca teslim olabiliyor.
Bir başka yazı konusu da üye aidatları ile bal kaymak yaşadığımız karalamaları üzerine olsun, ama sabredemeyenler TTB web sitesinde çalışma raporlarını inceleyebilir, bu haftalık yerim kalmadı. Tabii bu garip suç duyurusundan, suçlulaştırma girişimlerine, meslektaşlarımızı alenen silah görselleriyle tehdit edenlere tümü hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı ben de bu köşeden duyurayım. Tarihe not düşmek için… Bitirmeden tarihe bir not daha, TEM suç duyurusunun sosyal medyada paylaşılmasının ertesi günü cep telefonum çalındı. Tümüyle tesadüftür, değil mi?
Alıntı: https://www.evrensel.net/yazi/90610/suc-duyurusu