Bursa Tabip Odası: TTB SUSTURULAMAZ!
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin, görevden alınması talebiyle açılan davanın 30 Kasım 2023’te görülen yedinci duruşmasında Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararı verildi.
Karar üzerine Bursa Tabip Odası, Bursa Akademik Odalar Birliği yerleşkesindeki Türkan Saylan Toplantı Salonu’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, BTO Yönetim Kurulu Üyeleri, Sivil Toplum Örgütleri, Meslek Örgütleri ve çok sayıda hekim katıldı.
Geçmiş dönem tabip odası başkanlarıyla birlikte yapılan ortak açıklamayı Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş okudu. BTO Başkanı Dr. L. Tufan Kumaş, “Esas amacın, siyasi iktidara bağlı, iktidarın tüm söylem ve eylemini alkışlayan, üyelerinin ve toplumun yararını umursamadan gücün yanında yer alan, akıl ve bilimin yanında olmayı değil de otoriter iktidardan aldığı emirle yol almayı seçen, sözde meslek birlikleri şeklinde yandaş bürolar kurmak olduğu açıktır. Fakat, bizler mesleğe başlarken; Tıbbi bilgilerimizi hastaların yararına ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağımıza, tehdit ediliyor olsak bile tıbbi bilgimizi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağımıza, özgürce ve onurumuz üzerine ant içtik! Susmadık, susmayacağız! Korkmadık, korkmayacağız! Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
Basın açıklaması metninin tamamı şu şekilde;
TTB Susturulamaz!
30 Kasım 2023 Perşembe günü Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınması talebiyle açılan davanın 7’nci duruşmasında Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi, Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına karar verdi.
Siyasi iktidarın meslek örgütlerine yönelik tek tipleştirme ve kontrolü altına alma emellerinin bir tezahürü olan bu kararın hukukun ötesinde bir sürecin sonucu olduğuna inanıyoruz.
Bu karara gerekçe olarak Merkez Konseyin faaliyetlerinde kanunla belirlenmiş sınırların ötesine geçmiş olduğu iddiası esas alınmıştır.
Yasadaki tanımıyla tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olan TTB’nin yönetim organı olan Merkez Konseyi, ülkemizdeki 103 bin hekim üyeyi temsil eden ve 65 tabip odasının seçilmiş delegelerinin iradesi ile yapılan bir oylama sonucunda yani seçim ile göreve gelmektedir.
70 yıllık bir kurum olan TTB’nin görevi hekimlik meslek onuru ve toplum sağlığını koruyup geliştirmektir.
TTB olarak biz,
Türkiye’de, 21 yıldır hastaları müşteri, sağlık kuruluşlarını ticarethane haline getirme zihniyetiyle uygulanan, hekimler ve sağlık çalışanlarını birer bant işçisi gibi çalışmaya zorlayan Sağlıkta Dönüşüm programına boyun eğmedik!
TTB olarak biz,
Uygulanan ekonomik politikalarla ailelerin açlık sınırı altında yaşatılmasına; açlığın ve yoksulluğun yarattığı hastalıklara; çocuklarının bedensel ve ruhsal olarak gelişim geriliğine mahkum edilmesine; üniversite öğrencilerinin, büyük kentlerin ortasında barınaksız, aç, susuz bırakılmalarına duyarsız kalmadık!
TTB olarak biz,
Hesapsız, orantısız açılan tabela tıp fakülteleri ile tıp eğitimindeki inanılmaz çöküşe, tıpta uzmanlık eğitimindeki kalitesizleştirmeye karşı susmadık!
TTB olarak biz,
Aile hekimlerimizin, kirasından malzemesine, personelinden onarımına kadar sağlık hizmetiyle ilgisi olmayan işletme sorunlarıyla uğraşmak zorunda bırakılmalarına, birinci basamak sağlık hizmetinin ötesinde angaryaya koşulmalarına göz yummadık!
TTB olarak biz,
Çok yanlış kurgulanmış şehir hastaneleri projeleri için yıllarca nitelikli sağlık hizmeti vermiş kamu hastanelerinin içinin boşaltılmasına, verimsiz kurumlar haline getirilmesine; Sağlık Bakanlığı’nın zaten yetersiz olan bütçesinin, yıllarca inşaat şirketlerine akıtılacak olmasına karşı durmaktan vazgeçmedik!
TTB olarak biz,
Üniversite hastanelerinin, araştırma ve geliştirme işlevlerinden uzak, donanım ve araç gereç desteğinden yoksun hale getirilmesine; öğretim üyelerinin itibarsızlaştırılmasına; köklü kurumların, maddi ve manevi olarak ezme gayretiyle yıkıma sürüklenmesine seyirci kalmadık!
TTB olarak biz,
Genç hekimleri, umutsuzluğa sürükleyen, ülkeden ayrılmaya teşvik eden liyakatsizlik ve itibarsızlaştırmaya; sağlık terörünün hedefi haline getiren çalışma koşullarına; idari baskı ve yıldırmalara terk etmedik!
TTB olarak biz,
İşyeri hekimlerimizin emeklerinin sömürüldüğü ücret politikalarına, çalışma koşullarına, kurum hekimlerimizin, her türlü haksızlıkla karşı karşıya hayatlarını sürdürmelerine razı gelmedik!
TTB olarak biz,
Paralel sağlık sistemi haline getirilen acil servislerde hekimler ve sağlık çalışanlarının yılda 100 milyondan fazla hastayla baş başa bırakan, şiddeti körükleyen kifayetsiz sisteme onay vermedik!
TTB olarak biz,
Depremlerden, sellerden, doğa olaylarının her birinden birer felaket çıkmasına, ormanların maden alanlarına feda edilmesine, orman yangınlarına müdahaledeki basiretsizliğe, zeytinliklerin yok edilmesine, ülkemizin gelişmiş ülkelerin endüstri çöplüğü haline getirilmesine, tehlikeli atık içeren gemilerin ucuz söküm alanına dönüştürülmesine, doğal yaşam alanlarımızın ve çevremizin talan edilmesine göz yummadık!
Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık!
TTB örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz!
Bu kararın, siyasi iktidar ve ortaklarının gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz. Demokrasinin gereği olarak, TTB’nin seçilmiş organlarıyla ilgili kararı, yine seçimler sonucunda hekimler verecektir.
Belli ki, sağlığın temel insan hakkı olması gerektiği konusunda taviz vermeyen, küresel neoliberal dalgadan beslenen siyasi erki huzursuz eden, muhalif kimliğe sahip bir TTB istenmemektedir.
Esas amacın, siyasi iktidara bağlı, iktidarın tüm söylem ve eylemini alkışlayan, üyelerinin ve toplumun yararını umursamadan gücün yanında yer alan, akıl ve bilimin yanında olmayı değil de otoriter iktidardan aldığı emirle yol almayı seçen, sözde meslek birlikleri şeklinde yandaş bürolar kurmak olduğu açıktır.
Fakat, bizler mesleğe başlarken:
Tıbbi bilgilerimizi hastaların yararına ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağımıza, tehdit ediliyor olsak bile tıbbi bilgimizi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağımıza, özgürce ve onurumuz üzerine ANT İÇTİK!
Susmadık, susmayacağız! Korkmadık, korkmayacağız!
Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz.
HEKİMLİK YARGILANAMAZ!
TTB SUSTURULAMAZ!
Alıntı: bto.org.tr