İşçilerin Sağlığı ve Güvenliği Bir Kez Daha Ertelenmemeli!
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun tam olarak uygulaması beş kez ertelenmişti.
Çok tartışmalı bir süreç sonunda, ilgili meslek örgütlerinin eleştirilerine ve itirazlarına rağmen 30 Haziran 2012 yılında çıkan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu’nun en iddialı olduğu konu tüm çalışanları kapsaması idi.
Kanun ilk çıktığında kamu kurumları ve elliden az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için uygulamanın başlangıç tarihi olarak 30 Haziran 2014 belirlenmişti.
Henüz bu tarih gelmeden 2 Ağustos 2013’te 6495 sayılı kanunla yürürlük tarihi 1 Temmuz 2016 olarak değiştirilmişti. Zamanı geldiğinde ise 6745 sayılı kanunla 1 Ocak 2017’ye, ardından 7033 sayılı kanunla ile 1 Ocak 2020’ye, sonraki yıl da 7252 sayılı kanun ile değişiklik yapılarak uygulama tarihi 31 Aralık 2023’e ertelenmişti.
En son erteleme ise geçen yıl 29 Kasım tarihinde toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılmış, uygulama yüksek ek maliyet ve yeterli İSG profesyoneli olmaması gerekçesiyle 30 Aralık 2024 tarihine ertelenmişti. Bu kararla kamu kurumları ve elliden az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde İSG hizmetlerinin uygulanması toplamda 12 yıl ertelenmiş oldu.
Bir kanunun herhangi bir maddesinin uygulanmasının defalarca ertelenmesi öngörüsüzlük, ciddiyetsizlik ve beceriksizlik olarak değerlendirilmelidir. Kabulünden sonra yapılan değişikliklerle kanun ve yönetmelikler yamalı bohçaya dönmüştür. Ertelemelerin gerekçelerine bakıldığında ise bu yıl da bir şeylerin düzelmeyeceği aşikâr olarak görülmektedir.
Kamuda ve elliden az çalışanı olan az tehlikeli iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu ertelense de dışarıdan hizmet almaları veya kendi içlerinden birine eğitim aldırarak İSİG hizmetlerini organize etmeleri önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Fakat ne uygulamaya yönelik bir hazırlık ne bir teşvik ne de bu konuda denetimler yapılmaktadır. Dolayısıyla bu işyerlerinde işçinin sağlığı ve güvenliği yöneticilerin inisiyatifine bırakılmıştır.
Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak işçi, kamu emekçisi her çalışanın hakkıdır. Bu ertelemeler işçi sağlığı ve iş güvenliğinin korunmasına yönelik ciddi endişeleri beraberinde getirmektedir. Bu sürekli erteleme politikası iş yerlerindeki sağlık ve güvenlik standartlarını zayıflatmakta, ayrıca iş yerlerinin, yöneticilerin/patronların işçi sağlığı ve güvenliğine yeterli ciddiyeti ve özeni göstermemelerine, bu alandaki yatırımlarını ertelemelerine ve sonuç olarak iş kazaları ve meslek hastalıklarının artmasına neden olmaktadır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin bu kanun ile piyasaya açılması, taşeronlaştırmayı ve esnek çalışmayı öncelemesi, alanda yaşanan sorunların en temel kaynaklarındandır. Kabulünden bu yana yılda iki bine yakın işçinin iş kazalarında can vermesi, çıkışındaki iddiaların aksine Kanunun kazaların önlenmesine yetmediğini göstermektedir. Kanun çıktığından bu yana yenisi açılmak bir yana var olan meslek hastalıkları hastanelerinin kapatılması, etkisiz ve yetkisiz hale getirilmesi, diğer sağlık kuruluşlarında açılması planlanan iş ve meslek polikliniklerinin yetersizliği, iş yerlerinde işle ilgili hastalık ve meslek hastalığı oluşmasının önlenmesi adına yeterli önlemlerin alınmaması, meslek hastalığı tanısı konulması önünde türlü engellerin çıkarılması, uygulanmakta olan maddelerin de işe yaramadığının açık göstergesidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması ve kararların alınması ile ilgili sosyal tarafların görüşlerini önemsenmeden tek başına davranmayı tercih etmektedir. Gelinen nokta göstermektedir ki İSİG konusunda doğru ve uygulanabilir kararlar alınamamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. Yasayla kurulmuş Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişle birlikte 2018 yılından beri toplanmamakta, dolayısıyla bu alandaki ilgili örgütlerin sürece katılımı sağlanamamaktadır.
Her ne kadar eksik, yanlış buluyor ve kanunu bu haliyle desteklemiyor olsak da bir erteleme daha kabul edilemez diye düşünüyoruz.
6331 sayılı kanunda yapılacak yamalar yerine sendikalar, üniversiteler, meslek odaları, yerel yönetimlerle oluşturulacak kurulların oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu başta olmak üzere, tüm mevzuat ve denetim mekanizması ekseni “insan” olan anlayışla yeniden düzenlenmelidir.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
Alıntı: ttb.org.tr