İthal ilaç problemi artıyor: Beş ilaçtan biri bulunamıyor
Yurt dışından ithal edilen ilaçların tedariğinde yaşanan problemlerin giderek arttığını belirten Ankara Eczacı Odası Başkanı Abbasoğlu, “Şu an için ilaç yokluğu bizim edindiğimiz kayıtlara göre yüzde 20 civarında. Depolarda ve firmada ilaçların bulunmaması nedeniyle hastalar eczane eczane gezmek durumunda kalıyor. Sabit kur uygulaması ilaçtaki yokluğun asıl nedeni” dedi.
Türkiye’de ithal ilaçların temininde, sabit kur uygulaması ve döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle zorluk yaşanıyor. Bu da hastaların ilaçlarına ulaşamalarına neden oluyor. Ankara Eczacı Odası Başkanı Cem Abbasoğlu, ithal ilaç problemi ve çözümlerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
İthal ilaçta belirlenen fiyat politikası nedeniyle sık sık ilaç eksikliği yaşandığını belirten Abbasoğlu, “Piyasadaki ilaç yoklukları dönem dönem karşımıza çıkıyor. Yine bu dönem de devletimizin belirlemiş olduğu ilaç fiyat politikası nedeniyle ilaç yokluklarını sık sık görmeye başladık. 2004 yılında ilk defa yürürlüğe giren yönetmelikte ilaç fiyat kararnamesi o dönemin şartlarında belli sabit bir kura bağlanmıştı. Aradan geçen yirmi yılda bu ilaç fiyat kararnamesine herhangi bir değişiklik yapılmadı. Dönem dönem iyileştirmeler yapıldı fakat sabit kur uygulaması ilaçtaki yokluğun asıl temel sebebi” dedi.
Fiyat politikasının günümüz şartlarıyla yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Abbasoğlu, “Şu an reel euro kuru 38 TL’nin üzerinde. İlaçta uygulanan euro kuru 17.54 kuruş. Yani iki katından daha fazla bir makas aralığı var şu an. Bundan dolayı ilaçlarda ciddi bir yokluk boy göstermeye başladı. Özellikle yurt dışından ithal edilen ilaçlarda ciddi bir sıkıntı olduğunu gözlemlemeye başladık. Bunun çözümlenmesi için bir an önce bu yirmi yıl önceki şartlara göre belirlenen bu fiyat kararnamesinin günümüz şartlarına güncellenmesi gerekiyor. Burada da tabii ortak akılla hareket etmek gerekiyor. Bakanlığımıza bu yönde büyük bir iş düşüyor. Bu düzeldiği takdirde ben sorunun tamamen ortadan kalkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
“HASTALARIMIZ, ECZANE GEZMEK DURUMUNDA KALIYOR HASTALAR”
Özellikle kronik hastalıklar için ithal edilen ilaçlarda problemlerin giderek arttığına dikkat çeken Abbasoğlu, hastaların ilaç bulabilmek için eczane eczane gezmek zorunda kaldığını bildirdi.
Abbasoğlu, şunları söyledi:
“Özellikle kronik hastalıklara ait ilaçlarda, kanser ilaçlarında, şeker ilaçlarında, insülinlerde ve özellikle yurt dışından ithal edilen ilaçlar bu sıkıntı şu an boy göstermeye başladı. İlaç yokluğu kronik bir sıkıntı ülkemizde. Aşağı yukarı beş yıldır biz bu sıkıntıları yaşıyoruz dönem dönem. Burada bu sıkıntılar dönem dönem bazı ilaçların firmalar tarafından ithalatının durdurulması dönem dönem de geri çekilmesi gibi karşımıza çıkıyor. Özellikle kronik hastalıklardaki ilaçlarda hastalarımız mağduriyet yaşayabiliyor. Burada yine dediğim gibi bu fiyat kararnamesine bağlı olan sıkıntının bir an önce çözümlenmesi gerekiyor. Şu an için ilaç yokluğu bizim edindiğimiz kayıtlara göre yüzde 20 civarında ülkemizde. Hastalarımız geldiğinde eczanelerimizde ilacını alıp gitmek istiyor. Fakat depolarda ve firmada ilaçların bulunmamasından kaynaklı eczane eczane gezmek durumunda kalıyor hastalar. Biz burada tabii hastalarımızı yönlendiriyoruz. Yani bizde yoksa başka bir eczacı arkadaşımızdan alması konusunda yönlendiriyoruz fakat burada asıl konu bu ilaç yokluğunun kökünden sorunun çözülmesi.”
“YATIRIM YAPILMASI, TEŞVİKLER VERİLMESİ GEREKİYOR”
İlaç yokluğu problemine karşı milli ilaç politikasına desteklerin artması gerektiğini kaydeden Abbasoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada da bir milli ilaç politikasının belirlenmesi gerektiğini ve bu konuda ülkemizin ciddi bir hamle yapması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü baktığınızda nasıl ki ülkemiz işte savunma sanayinde ciddi bir yol katetti. Son yaşadığımız pandemi döneminde gördük ki parası olan ülkelere aşı var, parası olmayan ülkelere aşı yok. Bunu net bir şekilde tüm dünya gördü. Aşı üreten ülkelerin önünde adeta diğer ülkeler kuyruğa girdi. Yani ilaç artık öyle bir şey haline geldi ki dünyada silahtan hemen hemen daha öne geçmiş diyebiliriz. Yani ilacı olmayan Afrika’daki ülkeleri falan düşünün ilacı olmayan ülkelerde çok ciddi salgınlar baş gösteriyor.
Kaldı ki pandemi çağındayız artık. Çok ciddi hastalıklar boy gösterebiliyor. Burada başta da belirttiğim gibi bir milli ilaç hamlesinin devletimiz tarafından gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda bizim yerli ilaç sanayimiz var. Yerli ilaç sanayimizin daha da desteklenmesi gerekiyor. Çünkü artık bir montaj sanayisi şekline döndü. Yine orada da dışa bağımlıyız. Birçok ham madde ve ilacın üretiminde kullanılan işte ambalajlama malzemeleri yurt dışından geliyor ülkemize. Bizim milli ilaç politikasını geliştirerek ciddi anlamda bir atılım gerçekleştirmemiz gerekiyor. Buralara yatırım yapılması, teşvikler verilmesi ve kendi milli ilaç politikamızı belirlememiz gerekiyor.
DOKTORUN YAZDIĞI İLACA ERİŞİMDE SIKINTI YAŞANMAMASI GEREKİR
Burada böyle tampon şeklinde yapılan düzenlemeler, iyileştirmelerden ziyade bu fiyatlandırma politikasının tamamen değiştirilmesi gerekiyor. Yani burada tabii eczacılar olarak bizlerin de mağduriyetleri söz konusu ama en temelinde hastalarımızın mağduriyeti konusu. Doktorun yazdığı ilaca erişim konusunda hastalarımızın hiçbir şekilde sıkıntı yaşamaması gerekiyor. Geçmişte yaşanan sıkıntılardan ders çıkartıp şu an günümüzde uyguladığımız bu kararname yirmi yıl önce yapılan bu kararnameyi düzenleyip doğru bir ilaç politikası izlenirse ve yerli ilaç politikamız ciddi anlamda ele alınıp yeni hamlelerle çok ciddi anlamda yatırımlar ülkemize yapılabilir ve bu alanda kendimizi geliştirebiliriz.
Üniversitelerimiz ve bilim adamlarımız, AR-GE çalışmaları konusunda yeterli donanıma sahip. Türkiye’de şu an 63 tane eczacılık fakültesi var ve bu fakültelerde ciddi anlamda AR-GE çalışması yapılabilecek kapasitede bilim adamımız var. Onlardan destek alınarak, akademi, Bakanlığımızın ve bizim gibi sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle ciddi anlamda bir ilaç hamlesi yapılması gerekiyor.”
Alıntı: birgun.net