Kaz Dağı’nın Üstü, Altından Değerlidir! Kaz Dağı’nın Yok Edilmesine İzin Vermeyin!
Son zamanlarda Kaz Dağı’nda yine maden açmak için orman katliamı yapılıyor. Yöre halkının tepkilerine, açılan davalara rağmen hukuka aykırı bir şekilde dünya mirası olan Kaz Dağı’nın ekolojik sistemi yerle bir ediliyor.
Dağlar ve dağlık yöreler, çevrelerine göre daha nemli ve daha fazla yağış alma, bu nedenle de su toplama alanları olma özellikleri nedeniyle, biyolojik, tarımsal, arkeolojik, kültürel, turizm vb. zenginliklerin beslenme kaynaklarıdır. Biga Yarımadası’nın en yüksek kütlesi olan Kaz Dağı, fauna ve flora açısından Türkiye’nin önemli doğa alanlarından biridir. Sahip olduğu coğrafi konum, Kaz Dağı’nı genel olarak zengin biyoçeşitlilik ve endemizm oranı açısından da Türkiye’nin en önemli dağlarından biri yapmaktadır.
Doğal ortamın ve çevrenin kirlenmesine ya da aşırı kullanılmasına neden olan metalik madencilik gibi bir insan etkinliği, iklim krizini yaşadığımız, su kaynaklarının giderek azaldığı, uzun süreli kuraklıkların yaşandığı bu dönemde, Çanakkale kenti ve çevresinde suların kirlenmesine, zehirlenmeye ve ciddi su sıkıntısına neden olacaktır. Son yıllarda Türkiye’nin birçok bölgesinde yapılagelen ve Kaz Dağı’nda da tüm acımasızlığı ile uygulanan çokuluslu şirketlerin ve yerli işbirlikçilerinin toplu kıyım ve yok edişleri, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporu’nun tüm sonuç, bulgu ve önerileriyle de taban tabana zıttır.
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi, Hacıbekirler köyü yakınlarındaki Truva Bakır Maden İşletmeleri AŞ tarafından yapılması planlanan Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisine ilk açılan davada ÇED raporu iptal edilmiş; tekrar düzenlenen ÇED raporu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ikinci kez onaylanmıştır. Bu son ÇED raporuna, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ve bölgede yaşayan yurttaşların açtığı davada, mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinin raporunda; ÇED raporundaki jeolojik ve hidrojeolojik değerlendirmelerin önemli eksikler içerdiği için projenin çevresel etkilerinin en aza indirilmesi yönünden yeterli görülmediği; etkinlik kapsamında açık ocak madenciliğiyle sahadan sıyrılma, kazılma, delme, patlatma yoluyla önemli miktarda malzeme alınarak yükleme ve taşıma etkinliklerinin yapılacağı; dağ, yamaç vb. yok edilerek çukurlar açılacağı; oluşturulan atık döküm sahası, stok ve malzeme depolama sahalarıyla yüzey topoğrafyasının değiştirileceği; tüm bu etkinliklerin yüzey ve yeraltı sularını olumsuz etkileme potansiyeli bulunması nedenleri ile söz konusu projede kamu yararı bulunmadığı; ÇED raporunda Türkiye’de orman sahasının 23,1 milyon hektara yükseldiği ve ağaç servetinin arttığı ifade edilmesine rağmen son yıllarda tahsislerle orman niteliğini kaybeden alanların bu rakamdan düşülmediği; orman varlığı artsa bile Türkiye’de orman örtüsü altında olması gereken orana ulaşılamadığı; ormanların hem sağlığımızın hem de tarımın garantisi olduğu belirtilmiştir. Rapordaki bu bilimsel tespitlere rağmen mahkeme, bir üyenin muhalefetine karşın iki üyenin oyçokluğu ile davayı reddetmiştir. Bu karara karşı davacılar Danıştay 4. Dairesi’ne temyiz başvurusunda bulundu. Yürütmeyi durdurma talebi daha karara bağlanmadan 31 Ekim günü Kaz Dağı’nda hukuksuz bir biçimde ağaç kesimi başladı. Proje kapsamında 5.166 hektarlık orman alanında 1 milyon ağaç kesilecek.
Anayasa’nın 169. maddesi “Bütün ormanların gözetimi devlete aittir” demektedir. Hava kirliliği ve sera gazlarına karşı, karbondioksiti ve tozu absorbe ederek kirliliği ve sera etkisini azaltan, dünyaya nefes aldıran ormanlarımız böyle katledilmeye devam edilirse, Kaz Dağı ve ülkemiz büyük yara alacaktır. Bu yapılan girişim, halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını, temiz hava soluma hakkını hiçe saymaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür Portalı web sitesinde “Geçmişten günümüze Troas (Biga Yarımadası) bölgesinde yerleşme, coğrafi konum, iklim, flora ve fauna, mitoloji, eko-sistem ve tarih içinde binlerce yıllık kültürlerin oluşması, Kaz Dağı ya da diğer adıyla İda Dağı’nın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İnsanlığın doğal ve kültürel evrensel değeri, efsanelerin kutsal dağı Kaz Dağı’dır” cümleleri yer almaktadır.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), TTB-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu, Türk Toraks Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği olarak Kaz Dağı’nın mitolojik, kültürel ve doğal güzelliğine sahip çıkıyoruz.
Bizler, Orman Genel Müdürlüğü’ne, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, yargı mensuplarına çağrıda bulunuyoruz: Bu yıkıma dur deyin! İnsanlığın doğal ve kültürel evrensel değeri, efsanelerin kutsal dağı Kaz Dağı’nın yok edilmesine izin vermeyin.
Kaz Dağı’nın üstü altından değerlidir!
Türk Tabipleri Birliği
Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu
Türk Toraks Derneği
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği
Alıntı: ttb.org.tr