Apartheid ve aşı

COVID-19 aşısını stok yapan ülkeler, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında “kötü günler” için stokladıkları aşıları ihtiyacı olan ülkelere ulaştırsalardı an itibariyle 6 bin kişinin ölümü engelenebilecekti.

bakmayın sarı saçlı olduğuma

ben Asyalıyım

bakmayın mavi gözlü olduğuma

ben Afrikalıyım

Nazım Hikmet

 

Resmi politika olarak ırksal ayrımcılığı savunan bir sistemdir Apartheid. 1948-1994 arasında Avrupa kökenli beyazlar tarafından Güney Afrika’da beyaz ırkın üstünlüğü ideolojisi savunusu üzerine şekillenmiştir. Afrika dilinde “ayrılık” anlamına gelen apartheid rejimi, beyaz ırk dışında kalan ırkların başta sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik gibi kamu hizmetlerinden daha az yararlanmasını meşru görür. Çünkü apartheid sistemine göre beyazlar en üst kademede yer alırken ötekiler, Asyalılar, renkliler ve siyahlar biçiminde ırksal sıralamaya tabi olurlar.

Ne iyi ki anti-apartheid hareket, Güney Afrika’da Nelson Mandela’yı devlet başkanlığına getirterek apartheid rejimini sonlandırdı. Gelin görün ki COVID-19 bağlamında yaşanan küresel aşı eşitsizliğine bakarsak, Afrika kıtasına yönelik apartheid rejimini hatırlatacak ayrımcı yaklaşımların uygulamada olduğunu görmek zorundayız:

Apartheid-asi-2

Şekil 1: Kıtalara göre aşılanma oranları (28 Kasım 2021)

Hiç kuşku yok ki Afrika’nın aleyhine altı katı aşan bu dezavantaj, apartheid rejiminin ideolojisinde olduğu gibi ırksal temele dayanmıyor. Çünkü kapitalist sistemin ayrımcı yapısı -apartheid sisteminin aksine- ırksal temelli olmayıp sınıfsaldır. Benzer biçimde aşılanma oranları açısından Avrupa ile Avrupa Birliği arasındaki farklılık da bu temelde yorumlanmalı. Unutmayalım ki kapitalist sistemde “öteki” olmak, ekonomik, kültürel ve sosyal sermaye yokluğu ile belirlenir ve bu nedenle nüfusu Avrupa Birliği’nin 3 katı olmasına rağmen Afrika Birliği’ne, Avrupa Birliği’ne kıyasla 15 kat daha az aşı ulaş(tırıl)ır.

Aslolan kapital
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ülkeleri, 2018 itibariyle dünya nüfusunun yüzde 10’unu oluşturmakla birlikte küresel servetin yüzde 60’ını (317 trilyon dolar) ellerinde tutuyor. Kapitalist sistem gereğince böylesi bir ekonomik kapitali uhdelerinde bulundurmalarının “meşru” ve “doğal” bir sonucu olarak da dünya genelinde dağıtılan her 5 COVID-19 aşı dozundan 1’isine el koyma “hak”kına sahiptirler. Veriler, bu dağılımdan düşük gelirli ülkelerin payına düşenin sadece yüzde 0.5 olduğunu gösteriyor. Ülkelerin nüfusları gözardı edilse dahi aradaki oransal fark 40 kat.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde aşılanma oranının yüzde 0.04 olduğu bir dünyada yüksek ve düşük gelirli ülkelerin aşılı nüfusları arasındaki oransal farklılık 12 katı aştı. Ancak sıradışı ve gurur verici bir örnek olarak Küba’nın, yoksul bir ülke olmasına rağmen yüksek aşılanma oranına (yüzde 90) ulaşmış olması dikkat çekici. Omikron varyantının ilk saptandığı ülkeler olan Botswana ve Güney Afrika’da aşı oranlarının çok düşük olması ise -mutasyonların gelişme ortamını göstermesine rağmen- varyantın kaç mutasyon içerdiğini merak eden “beyaz adam”ın merak etmediği konular arasındadır.

Apartheid-asi

Şekil 2: Seçilmiş kimi ülkelerde aşılanma oranları (28 Kasım 2021)

Tarihsel olarak yetkin bir aşılama alt yapısı ve insangücüne sahip olan Türkiye’nin durumu ise ülkenin COVID-19 aşılama politikasının ve akşam üzeri paylaşılan Bakan tweetlerinin derde derman olmadığına işaret ediyor.

Kapitalist sistem gözüyle bakılsa dahi yaşanan tablo irrasyoneldir. Çünkü aşısızlığın küresel ekonomik maliyeti 9 trilyon dolardır ve bu kaynağın yüzde 1’i ile dünya nüfusunu aşılamak mümkündür. Ancak neoliberalizmin vardığı aşama kendi yararına olsa dahi göreli bir eşitlikçi dağılımı kabul etmemektedir. Aksine servet, sistemi tıkanma noktasına götürme pahasına çok küçük bir azınlıkta birikmektedir. COVID-19 aşıları da benzer bir sürece tabidir ve yaşanan pandemi, serveti 9 milyar doları bulan 9 yeni aşı milyarderini dünyaya kazandırmıştır. Oysa bu 9 yeni aşı milyarderinin servetiyle yoksul ülkelerin tümünün aşılanması mümkündür.

Aşı şirketleri
Yaşanmış geçmiş deneyimler ışığında zengin ülkelerin yoksullar aleyhine aşı stoklaması yapabileceği düşünülerek filantrokapitalist ilkeler uyarınca hayata geçirilen COVAX ise bir başarısızlık projesidir. Çünkü AstraZeneca/Oxford, Johnson&Johnson, Moderna ve Pfizer/BioNTech şirketlerinin global satışlarının sadece yüzde 12’sini COVAX’a yapmışlardır. Satış hacimleri dikkate alındığında COVAX’a en düşük oranlarda satış yapan iki şirket Moderna ve Pfizer/BioNTech’tir (sırasıyla yüzde 3.4 ve yüzde 1.5). Moderna, yaptığı anlaşmaların hemen tamamını (yüzde 93.5) yüksek gelirli ülkeler ile yapmıştır. Bu oran Johnson-Johnson için yüzde 87’dir. Moderna, adeta apartheid uygulayarak Afrika Birliği’ne hiç aşı satmamıştır.

Moderna ve Pfizer/BioNTech şirketleri, COVID-19 aşı satışından saniyede 1000 dolar kâr elde ediyor. Bu iki şirketin bir dakikadaki kârı 65 bin, bir gündeki kârı ise 93.5 milyon dolar. Hesaplamalar sadece bu iki şirketin 2021’de aşı satışından 34 milyar dolar kâra ulaşacağını gösteriyor. Ancak bu olağanüstü kârlara rağmen şirketler daha fazla kazanç sağlamak için satışlarını COVAX’tan ziyade yüksek fiyat veren ülkelere yapıyor. COVAX satış taahhütleri açısından bakıldığında; Johnson&Johnson tahahhüt ettiği 200, Moderna ise 34 milyon doz satışın tek bir dozunu dahi gerçekleştirmedi. COVAX için büyük umut bağlanan AstraZeneca/Oxford ise satış için verdiği taahhüdünün yüzde 14’ünü, Pfizer/BioNTech yüzde 39’unu sağladı.

Dünya Ticaret Örgütü’nde Hindistan ve Güney Afrika’nın pandemi sona erene kadar aşı patentlerinin askıya alınma önerisine “yeterli üretim yapılacağı” garantisiyle karşı çıkan ve her gün binlerce kişinin öldüğü bir ortamda dahi patenti savunan şirketler 2021’de söz verdikleri üretim hedefine ulaşamayacaklardır. AstraZeneca/Oxford, Johnson&Johnson, Moderna ve Pfizer/BioNTech şirketleri toplam olarak -Ekim 2021 tarihi itibariyle- 3.7 milyar doz üretim yaptılar. Öngörüler yıl sonuna kadar bu kapasitenin 6.2 milyar doza ulaşacağı yönünde. Ancak bu dört şirketin 2021 yılı için taahhüt ettiği hedef 7.5 milyar dozdu. Başka bir ifadeyle yıl sonu öngörüleri doğrulansa dahi 2021 yılında 1.3 milyar doz eksik üretim gerçekleşecektir (hedefin yüzde 17’i eksiği). Oysa patentlerin askıya alındığı ve dayanışmanın gerçekleştiği bir ortam olsaydı eksik üretimden bahsetmek yerine hedeflerin ötesinde aşı üretmek mümkün olabilecekti.

“Kapitalist açgözlülük”

İngiltere’nin ulaştığı aşı başarısını “kapitalizm” ve “açgözlülük”e bağlayan İngiltere Başbakanı Boris Johnson aslında bir gerçeği ifade ediyordu. Öte yandan Birleşik Krallık’ın “kapitalist açgözlülüğü”, COVAX’ta da devam etti ve Birleşik Krallık ile Kanada yeterli dozun üzerinde doz temin eden ülkeler olmalarına rağmen COVAX’tan 1.5 milyon doz aşı almaktan imtina etmedi.

Aşı alımı konusunda COVAX’ın işleyişine sahip çıkan bu iki ülke COVAX’a verdiği bağış taahhüdü konusunda ise aynı tutumu sergilemedi. Kanada COVAX’a olan taahhüdün yüzde 8’ini, Birleşik Krallık yüzde 9.6’ısını yerine getirdi. Çok açık ki tarihsel emperyal misyonuna sahip çıkan “beyaz adam”, COVID-19 aşıları konusunda da vermekten ve dayanışmaktan ziyade alma ve gasp etme tutumunu sergiliyor. Benzer bir tutum G7 – Avrupa ülkelerinde de gözleniyor ve bu ülkeler de taahhüt ettikleri 1.8 milyar doz bağışın sadece 261 milyon dozunu (yüzde 14.5) gerçekleştirdi.

Ölümleri engellemek mümkün
Halen dünya genelinde 250 milyonu aşkın COVID-19 vakasının resmen kabul edildiği bir ortamda yaşıyoruz. Gelecek projeksiyonları 2022’nin ortasında resmen doğrulanmış olgu sayısının 500 milyonu aşacağı ve Mart 2022 itibariyle sadece Avrupa ve Asya’da 700 bin kişinin öleceğini öngörüyor.

Halbuki varsıl stokçu ülkeler, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında “kötü günler” için stokladıkları aşıları ihtiyacı olan ülkelere ulaştırsalardı an itibariyle 6 bin kişinin ölümü engelenebilecekti. Benzer biçimde aşı stoklarının dayanışma amacıyla paylaşıldığı bir dünyada 2022’nin ortasına kadar 1 milyon kişinin ölümünün önlenebileceği öngörülüyor. İnsanlık açısından daha acı ve kötü olanı ise, Ekim 2021 itibariyle, G7 ülkelerinin elinde son kullanım süresi geçen 100 milyon doz aşının olduğunun bilinmesidir. Süresi geçen aşı miktarının 2021 sonunda 241, 2022 ortasında ise 800 milyon doza ulaşacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan halen G7 ülkelerinde 1.2 milyar doz fazla aşı vardır. Bu ülkelerde bağış dışı ek aşı stoğunun Aralık 2021 itibariyle 607 milyon, 2022 ortası itibariyle 1 milyar doza ulaşacağı çıkarımı yapılıyor.

Hal böyleyken Omikron varyantının saptanması üzerine, İngiltere’nin acil çağrısıyla, 29 Kasım 2021’de toplanan G7 ülkelerinin sağlık bakanlarının “aşılara erişimin sağlanmasının stratejik önemini kabul et”mesinin ve bu konuda “operasyonel yardım sağlamayı, bağış taahhütlerini ileriye taşıma” sözü vermelerinin bir anlamı var mı? Hiç sürpriz olmayacak biçimde aynı gün tarihli bir BBC haberi, bizzat söz konusu çağrıyı yapan İngiltere hükümetinin, Omicron nedeniyle 18 yaş üstü herkese üçüncü, bağışıklık sistemi yetersiz kişilere dördüncü doz aşı uygulamasına başladığını ve ikinci – üçüncü doz aşılar arasındaki bekleme süresinin altı aydan üç aya düşürüldüğünü bildiriyordu. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un dediği gibi, neoliberal uygarlıkta başarının sırrı “kapitalist açgözlülük”tü ve tarih denilen sahnede ötekini kovmak, sınırını kapatmak, onu yoksunluğa mahkûm etmek ve kendisinin artığıyla yetinmesini sağlamak “beyaz adam”ın rolü olmuştu.

Ama aynı “beyaz adam”, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ütopyasını da var etmişti.

Ama aynı “beyaz adam”, ütopyasını çalan burjuvaziye karşı, “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar” şiarıyla devrimi de var etmişti.

Pekiyi öyleyse şimdi değilse ne zaman?

 

Kaynaklar

Our World in Data; COVID-Vaccinations https://ourworldindata.org/covid-vaccinations
Oxfam; Why we need a People’s Vaccine https://www.oxfam.org/en/take-action/campaigns/covid-19-vaccine/about
Oxfam; Pfizer, BioNTech and Moderna making $1,000 profit every second while world’s poorest countries remain largely uncacinated https://www.oxfam.org/en/press-releases/pfizer-biontech-and-moderna-making-1000-profit-every-second-while-worlds-poorest
The Poeple’s Vaccine; Dose of Reality: How rich countries and pharmaceutical corporations are breaking their vaccine promises https://webassets.oxfamamerica.org/media/documents/A_Dose_of_Reality-Briefing_Note_kOW1yUs.pdf
Airfinity; COVID-19 vaccine expiry forecast for 2021 and 2022 https://www.airfinity.com/reports/covid-vaccine-expiry-forecast-2021-2022
Anadolu Ajansı; G7 ülkeleri sağlık bakanlarından Omicron varyantına karşı ‘acil eylem’ çağrısı https://www.aa.com.tr/tr/dunya/g7-ulkeleri-saglik-bakanlarindan-omicron-varyantina-karsi-acil-eylem-cagrisi/2433986
BBC News Türkçe; Omicron: İngiltere’de yeni varyant sonrası üçüncü doz aşı uygulaması hızlandırılacak https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-59459951

 

Osman Elbek
Tıp doktoru. Sağlık, siyaset ve politika konularında makaleler yazıyor. Tanıklık (2010, Ürün Yayınları), Antep (2011, İletişim Yayınları), Neoliberalizm ve Mahremiyet (2011, Metis Yayınları), Tıp Bu Değil (2012, İthaki Yayınları), Sağlığın Siyasal Ekonomisi Hekim / Sağlıkçı Emek Tartışmaları (2012, Sorun Yayınları), Tıp Bu Değil 2 (2013, İthaki Yayınları), Kapitalizm Sağlığa Zararlıdır (2013, Hayykitap), Tıp Budur! (2014, İthaki Yayınları), Bilim ve Toplum (2015, Evrensel Basım Yayın), Türkiye’de Sağlık Siyaset Piyasa (2015, Notabene Yayınları) ve Sağlığın Sosyal Hali (2019, Notabene Yayınları) isimli kitapları ya da kitaplarda bölümleri vardır.

 

Alıntı: https://m.bianet.org/bianet/saglik/254159-apartheid-ve-asi?s=08

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler