Demansın önlenebilir nedenleri arasında işitme kaybı ilk sırada
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Topçular, erken tanı ve tedaviyle işitme kaybı ve yol açtığı sosyal izolasyon ile depresyondan kaynaklanan demans riskini yüzde 16 dolayında azaltmanın mümkün olabildiğini bildirdi.
Dünya Alzheimer Ayı kapsamında Demant Türkiye tarafından düzenlenen “İşitme Sağlığı Buluşmaları” bilgilendirme toplantısı, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Topçular ve İstanbul Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataş sözcülüğünde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Barış Topçular, demansın, zihinsel becerilerin hastalık nedeniyle zayıflaması durumu olduğunu aktardı.
Topçular, dünyada 50 milyon civarında demans (bunama) vakası görüldüğünü ancak bu sayının 2050 yılında 152 milyona çıkmasının öngörüldüğünü ifade etti.
EN SIK GÖRÜLEN SAĞLIK PROBLEMLERİ ARASINDA
Hızla yaşlanan toplumlarda, alzaymır ve diğer demans hastalıklarının en sık görülen sağlık problemleri arasında yer aldığına işaret eden Prof. Dr. Topçular, şu bilgileri verdi:
“Alzaymır hastalığı, demans hastalıklarının yaklaşık üçte ikisinin sorumlusudur ve dünyada her 3 saniyede bir hastaya demans teşhisi konuluyor. Başta alzaymır olmak üzere diğer pek çok demansa erken dönemde tanı konulamamaktadır. Unutkanlık ve diğer zihinsel yakınmalar ile gelen hastalar mutlaka detaylı bir şekilde muayene edilmeli ve gerekirse detaylı testler yapılmalıdır. Erken tanı, hasta ve hasta yakınlarına gerekli desteğin verilmesi, sosyal ve hukuksal düzenlemelerin yapılması, uygun tedavilere başlanması için büyük önem taşımaktadır.”
Prof. Dr. Topçular demansın önlenebilir nedenlerine de değinerek, tıp yayınlarından Lancet dergisi tarafından haziran ayında açıklanan araştırmayı hatırlattı.
İşitme sağlığının demansın önlenebilir nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını aktaran Prof. Dr. Topçular şöyle devam etti:
“Yapılan çalışmaya göre, tedavi edilmeyen işitme kaybı, erken yaşta (45 yaş öncesi) eğitimin az olması, orta yaşta (45-64 yaş arası) hipertansiyon, obezite, işitme kaybı, travmatik beyin hasarı ve alkol, ileri yaşta ise (65 yaş sonrası) depresyon, diyabet, fiziksel hareketsizlik, sigara içme, sosyal izolasyon ve hava kirliliği gibi faktörler, yaş gruplarına eşlik eden değiştirilebilen risk faktörleri arasında yer alıyor. Erken tanı ve tedaviyle işitme kaybı ve yol açtığı sosyal izolasyon ile depresyondan kaynaklanan demans riskini yüzde 16 dolayında azaltmak mümkün olabiliyor.”
60 YAŞ ÜSTÜNE İŞİTME TESTİ UYARISI
Prof. Dr. Ahmet Ataş da işitmenin yalnızca kulaklar yoluyla gerçekleştiği gibi yaygın bir yanılgı olduğunu ancak sesten anlam çıkarma görevinin beyne ait olduğunu belirtti.
İşitme cihazlarının sesin doğal olarak işlenmesine yardımcı olmak için beyni doğru bilgi ile desteklemesi gerektiğini aktaran Ataş, şunları kaydetti:
“İşitme kaybı olduğunda beynin sesi anlamlandırmak için harcadığı daha fazla çaba, daha hızlı bilişsel gerileme ve daha hızlı beyin hacmi küçülmesi gibi çeşitli sonuçlara yol açabilir. Beyne tam ses girdisi sağlayamamak, önceliği görsel uyarılara kaydırdığından beynin işlevlerini yeniden düzenlemesine bile neden olabilir. Müdahale edilmeyen işitme kaybının ve beyin için sonuçlarının sosyal izolasyon ve depresyon, önemli ölçüde artan bunama riski ve düşmeye bağlı yaralanma vakalarına neden olduğuna dair net kanıtlar var.
İşitme kaybının yarattığı sosyal izolasyon ve depresyon birleşince işitmenin demans üzerindeki yükü yüzde 16’lara kadar çıkıyor. Bu alanda işitme cihazlarındaki teknoloji artık çok gelişti. Güncel işitme cihazı teknolojileri, kulaktan ziyade beynin işitmesi için çalışmakta. Burada önemli olan bir diğer husus da 60 yaş üstü bireyler için işitme testlerinin yıllık olarak yaptırılması. Eğer bir işitme kaybı varsa bir an evvel tanının konulması ve tedaviye başlanması demansın önüne geçebilmede büyük önem taşıyor.”
Alıntı: https://cumhuriyet.com.tr/haber/demansin-onlenebilir-nedenleri-arasinda-isitme-kaybi-ilk-sirada-1770201