Felçli hasta, zihnini okuyan dış iskelet sayesinde kol ve bacaklarını hareket ettirebiliyor
Bilim insanları, zihin okuyarak çalışan bir dış iskelet sayesinde tamamen felçli bir kişinin artık tüm uzuvlarını hareket ettirebildiğini duyurdu.
Hem kolları hem de bacakları felçli (tam felçli, tetraplejik) 30 yaşındaki Thibault (soyadını vermek istemiyor), kıyafetle attığı ilk adımın “Ay’da yürüyen ilk insan” gibi hissettirdiğini ifade etti.
Fransa’daki biyomedikal araştırma merkezi Clinatec ve Grenoble Üniversitesi’nden araştırmacılar, beyin sinyallerini kaydederek ve çözümleyerek çalışan sistemi iki yıllık bir çalışmayla denendi.
Bilim insanları, kıyafetin klinik uygulamadan uzak, deneysel bir tedavi olduğunu belirtmekle birlikte hastaların yaşam kalitesini ve kendi kendilerine hareket edebilme kabiliyetlerini (otonomi) arttırma potansiyeli taşıdığını söylüyor.
Denge sağlamak için tavana bağlı bir askı kullanan robotik uzuvları giyen Thibault, yürüyebildi ve kollarını hareket ettirebildi.
Fransız hasta, 2015’te bir gece kulübünde baş aşağı 15 metre düşerek felç kalmadan önce gözlükçü olarak çalışıyordu.
Testin bir parçası olarak, Thibault’un beyninin kas hareketlerini kontrol eden kısımlarının üzerine ameliyatla iki implant yerleştirildi. İkisi de 64 elektrot içeren implantlar beyin faaliyetlerini okuyarak talimatları kablosuz olarak bir bilgisayara gönderiyor.
Bilgisayardaki yazılım da beyin dalgalarını okuyor ve dış iskeleti kontol eden talimatlara dönüştürüyor.
Thibault, “Ay’daki ilk insan (olmak) gibiydi” dedi:
İki yıl boyunca yürümedim. Ayakta durmanın ne olduğunu unutmuşum, odadaki herkesden daha uzun olduğumu unutmuşum.
Araştırmaya katılan ikinci bir hasta, beyin implantlarının algoritmayla iletişim kurmasını engelleyen teknik bir sıkıntı nedeniyle çalışmanın kalanına dahil edilmedi.
Grenoble Üniversitesi’nin önde gelen beyin cerrahlarından profesör Alim Louis Benabid, kullanılan bu dış iskeletin, dört uzvun hepsinin uzun vadeli kullanımını sağlamak için tasarlanan ilk yarı invazif (cerrahi operasyonla vücuda ne kadar müdahale edildiğini anlatan tıp terimi -çn) ve kablosuz beyin-bilgisayar sistemi olduğunu söyledi.
“Önceki beyin-bilgisayar çalışmaları, beynin en dış katmanının altına yerleştirilen daha invazif kayıt cihazları kullanıyor ve bu noktada sonunda çalışmayı durduruyordu” diyen Benabid sözlerine şöyle devam etti:
Ayrıca kablolarla bağlanıyorlardı; sadece bir uzvu hareket ettirmekle sınırlıydı veya hastanın kendi kaslarının hareketini yeniden kazandırmaya odaklanıyordu.
Akademik tıp dergisi The Lancet’s Neurology’de yayımlanan araştırmada, Thibault’un tamamlayacağı (bilgisayar oyunları gibi) zihinsel görevler de yer aldı. Bunun amacı algoritmanın, adamın düşüncelerini anlamak üzere eğitilmesi ve yapabileceği hareketlerin sayısının yavaş yavaş artırılmasıydı.
Gösterdiği gelişim, beyniyle yürümeyi başlatması veya uzanarak nesnelere dokunması gibi görevlerdeki başarısı, serbestlik derecesi (bilimsel çalışma verilerinin istatistik hesaplamalarında kullanılan bir ölçüt -çn) hesaba katılarak ölçüldü.
Profesör Benabid’e göre bu dış iskelet giysisi hastanın “klinik durumunu değiştirmese” de Thibault “protezle birlikte hızla artan hareket kabiliyetini şimdiden faydalı buluyor.”
Londra Üniversitesi, Hijyen ve Tropik Hastalıklar Tıp Fakültesi’nden (LSHTM) Profesör Tom Shakespeare, bu teknolojinin gerçekçi bir klinik kullanım olasılığı için uzun yol kat etmesi gerektiğine ve bazı hastaların kullanmasınınsa mümkün olmayabileceğine dair uyarıyor:
Bu alanda bir heyecan dalgası oluşma tehlikesi her zaman var. (…) Uygulanabilir hale gelse bile, maliyetinin fazlalığı böyle yüksek teknolojili bir seçeneği dünyada omurilik yaralanması bulunan çoğu kişinin asla kullanamayacağı anlamına geliyor.
Kaynak: indepententturkish.com