Tıbbın şarlatanları
Zeytin Yaprağı Ekstraktı 2.200 TL, % 60 indirimli fiyatı 880 TL. Şeytan Pençesi Ekstraktı 2.500 TL, % 60 indirimli fiyatı 1.000 TL. Zencefil Ekstraktı 1.300 TL, % 60 indirimli fiyatı 520 TL. Reishi Mantarı Ekstraktı 1.750 TL, % 60 indirimli fiyatı 700 TL.
Hepasafe Kapsül 2.600 TL, % 60 indirimli fiyatı 1.040 TL. Krill Yağı 2.600 TL, % 60 indirimli fiyatı 1.040 TL. Erken Hasat Zeytin Yağı Yarım Litre 1.900 TL, % 60 indirimli fiyatı 760 TL.
2.000 TL ve üzerinde alışverişlerde kargo bedava, 3.000 TL ve üzeri alışverişlerde diş macunu hediye, 10.000 TL alışverişinize sepette 1.000 TL indirim!
∗∗∗
Şarlatan Fransızca kökenli bir sözcük. Günlük dilde dolandırıcı anlamında, hekimlik söz konusu olunca bilim dışı yöntemlerle insanları kandıran sahte hekimleri tanımlamak için kullanılıyor. Birbirinden ayırabilmek için ikincilere tıbbın şarlatanları diyoruz.
Son zamanlarda bunlar gene ortalığı sarınca ben de bu hafta Memleket Tabipliği’nde İstanbul Tabip Odası’nın zamanında yapmış olduğu “Modern Tıbba Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği ve Tıbbın Şarlatanlarının 10 Ortak Özelliği” başlıklı açıklamayı hatırlatmak istedim.
1- Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıp eğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler.
2- Hemen her açıklamalarında bilimsel/tıbbi gerçekler/doğrularla bilim dışı yalanları/yanlışları birlikte harmanlayarak sunar, böylece yalanları/yanlışlarını gerçeklerin/doğruların arasında gizlemeye çalışırlar.
3- İleri sürdükleri “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” iddiaların hiçbir bilimsel ispatı yoktur. Kendilerine soracak olursanız iddialarını ispatlamaları için bilimsel dayanağa ihtiyaç yoktur, kendilerinin söylemiş olmaları yeterlidir.
4- Ortaya attıkları iddiaların çürütülmesinde kendileri açısından hiçbir sıkıntı duymazlar; hemen yeni konular, yeni iddialar bulurlar. Hemen hepsinin kendince “her derde deva” bir meyvesi, sebzesi, insan yaşamını en az 30 yıl uzatacak bir diyet/tedavi kürü vardır.
5- Yaşam düsturları “Bir gün herkes -15 dakikalığına- ünlü olacak!”, taktikleri “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz!”dır. Bilimsel başarılarıyla değil, medyatik söylemleriyle kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar.
6- Kendilerine uzatılan her mikrofona, yöneltilen her soruya, uzmanlık alanları olup olmadığına bakmaksızın mutlaka verilecek bir cevapları vardır. Bazıları daha da ileri gidip fırsatını yakalamışken derin sosyolojik tahlillerde bulunurlar.
7- Bugün zaten birçok doktorun ve tabip odalarının “aşırı teşhis”ten aşırı teknoloji ve ilaç kullanımına, tanı/tedavi süreçlerine tıbbi teknoloji/ilaç tekellerinin müdahalesinden kapitalist tıbba kadar bir dizi uygulamayı son derece radikal eleştiriler yönelttiğini bilmezden/görmezden gelirler; kendilerini biricik kahraman ilan ederler.
8- Zihin dünyaları “komplo teorileri”yle doludur; kanserin çaresi bulunmuştur ama ilaç firmaları gizliyordur, şekerin zararı kendileri ifşa edene kadar toplumdan saklanmıştır, aşıların içinde alüminyum vardır ve otizme yol açıyordur, vb., ve de bütün bu komploların farkına varan biricik akıl sadece kendilerinde mevcuttur.
9- Açıklamalarında soyut bir “tıbbi endüstri”, “sistem” eleştirisi varsa da hiçbir zaman mevcut sağlık politikalarını ve o politikaların sahibi siyasi iktidarı eleştirmezler, iktidar partisi AKP’nin adını dahi ağızlarına almazlar; sonunda da faturayı doktorlara keserler.
10- Her ne kadar bütün bu faaliyetlerini kendileri için hiçbir karşılık beklemeden, toplum için/toplum yararına, “uhrevi” amaçlarla yaptıklarını iddia etseler de çabalarının meyvelerini daha çok tanınırlık/bilinirlik/kabul görme, hasta sayısı/kitap satışlarında artış gibi “dünyevi” nimetler olarak toplamaktan kaçınmazlar.
∗∗∗
Bunların şarlatanlık yöntemleri çeşit çeşit olsa da TTB’den ceza aldıklarında savunmaları tek tiptir. TTB’nin gelirleri uzmanlık derneklerinden, uzmanlık derneklerinin gelirleri ise ilaç firmalarından gelmektedir. Dolayısıyla, TTB ilaç firmalarının çıkarlarını savunduğu için kendilerini cezalandırmaktadır.
Oysa TTB geçenlerde bir kez daha açıkladı, ne ilaç firmalarından ne de uzmanlık derneklerinden bağış almamaktadır. Bunların hayatları gibi bu iddiaları da küllüm yalandır.
Zaten bunların ilaç firmalarıyla bir dertleri de yoktur. Bütün dertleri tezgahlarını yürütmeye devam etmek, ceplerini doldurmaktır. İnsanların sağlığı ise hiç umurlarında değildir.
Sakın Kanmayın, Sağlığınızdan Olmayın!
Alıntı: birgun.net