TTB Başka Bir Sağlık Sistemi Önerisini Paylaştı: Herkes için Eşit, Ulaşılabilir ve Nitelikli Sağlık Hizmeti Mümkün
Türk Tabipleri Birliği (TTB), hekimlik mesleğine ve halkın sağlık hakkına sahip çıkmak için gerçekleştirdiği eylem ve etkinliklerin ardından 14 Mart Tıp Haftası’na girerken Başka Bir Sağlık Sistemi önerisini düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı.
10 Mart 2025 tarihinde İstanbul Tabip Odası’nda yapılan basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, II. Başkanı Dr. Pınar Saip, Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Küçükosmanoğlu, sağlık sisteminde yaşanan sorunların bir sistem sorunu olduğunu dile getirerek 14 Mart Tıp Haftası’nı dolayısıyla hem halkın yaşadığı sağlıkla ilgili sorunların hem hekimlerin hem de sağlık çalışanlarının sorunlarının nasıl çözüleceği ile değerlendirmelerin paylaşılacağını söyleyerek sözü TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap’a verdi.
Sağlık alanında yakın zamanda basına yansıyan yenidoğan skandalı, stent pazarlığı, gereksiz yoğun bakım yatışları, gereksiz ameliyatların uygulanması gibi haberlerin yıllardır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında uygulanan politikalar nedeniyle sağlık sisteminin sorunlara çözüm olamaz hale geldiğini gösterdiğini söyleyen Azap, Türkiye’deki ortalama hekime başvuru sayısının 11,4 ile Avrupa ortalamasının iki katı olduğunu ve tek başına bu oranın bile sağlıkta bir şeylerin ters gittiğinin göstergesi olduğunu dile getirdi.
Uygulanan sağlık politikalarının bir yanda da hekimler ve sağlık çalışanları için ciddi problemleri getirdiğini söyleyen Azap, şiddet başta olmak üzere, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının güvencesiz ve güvensiz ortamlarda çalışmak zorunda kaldığını ve mesleklerini olması gerektiği gibi yapamadıklarını anlattı.
“Sağlığın piyasa kurallara bırakılmasının böyle sonuçları olacağını TTB yıllardır dile getiriyordu. Artık ‘Başka Bir Sağlık Sistemi’ lazım. İnsanlarımızın daha sağlıklı olduğu, hastalandığında nitelikli sağlık hizmetine kolayca ulaşabildiği, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının güvenceli ve güvenli bir ortamda mesleklerini yapabildikleri bir sağlık sistemine ihtiyaç var” diyen Azap, yenidoğan skandalının ortaya çıkması ile TTB olarak başka bir sağlık sisteminin mümkün olabileceğini topluma anlatmak ve Türkiye’nin ihtiyacı olan hem halkın hem de hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mutlu olabileceği bir sağlık sistemi konusunda çalışmaya karar verdiklerini ifade etti.
TTB’nin bu konuda zaten birikiminin olduğunu, yaşanan sorunların nasıl çözülebileceğine dair raporların, kitapların, önerilerin olduğunu söyleyen Azap, 1., 2. ve 3. basamak sağlık hizmetleri nasıl olmalı, işçi sağlığı ve işyeri hekimliği, tıp eğitimi, sağlığın finansmanı nasıl olmalı, özel sağlık hizmeti nasıl verilmeli, acil sağlık hizmetleri nasıl sunulmalı soruları üzerinde çalışan hekimlerin ve farklı mesleklerden akademisyenlerin bir araya geldiği 9 çalışma grubunun oluşturulduğunu ve raporlar hazırladığını aktardı.
Rapora son halinin hekimler, konuyla ilgili uzmanlar, akademisyenler ve bilim insanları ile tartışılarak verileceğini söyleyen Azap, “En geniş kesimlerin görüşlerini alarak Türkiye’nin ihtiyacı olan sağlık sistemi modelini tanımlayabilir ve hayata geçirebiliriz. Çok iyi biliyoruz ki; bu ülkenin olanakları yeterli, bu ülkede bunu yapabilecek donanımda, eğitimde hekimler ve sağlık çalışanları var. Eksik olan tek şey iradedir. Biz TTB olarak bu iradeyi göstereceğiz. Bizim desteğe ihtiyacımız var. Hekimlerden, sağlık çalışanlarından en önemlisi de halkımızdan destek bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
TTB’nin “Başka Bir Sağlık Sistemi” önerisinin özetini TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip paylaştı. “Başka Bir Sağlık Sistemi’nde amaç ticari olmayacak, merkez insan olacak” diyen Saip, konuyu örgütlenme ve sağlık hizmeti sunum süreçleri, sağlığın finansmanı ve sağlık emek gücü şeklinde üç ana hatta toparladıklarını belirtti.
“TTB olarak herkes için eşit, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmetlerini bilimsel bilgi temelinde tüm sağlık ekibinin demokratik örgütlenmesine ve mesleki özerkliklerini korumasına dayanan, toplumun katılımını esas alan, anadilde ve kamusal mülkiyet temelinde inşa etmenin mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlık hizmetleri ancak demokratik bir toplumda adil bir şekilde sunulabilir” ifadelerini kullanan Saip, Başka Bir Sağlık Sistemi’ni şu maddelerle özetledi:
- Sağlık finansmanında içinde hastalardan alınan katkı paylarının yer aldığı prime dayalı bir finansman modeli uygulanmakta. Bizim önerimizde sağlık merkezi bütçeden finansa edilecek. Katkı payları, ilave ücretler, tamamlayıcı sigorta gibi ücretler gerekmeyecek. Sadece kimlik kartı yeterli olacak.
- Sağlık hizmetini sunan ve finanse eden aynı kurum olacak. Sağlık Bakanlığı ruhsat verdiği ilaçların tamamını ödeme listesine alacak. Kamunun ortak kaynakların demokratik-kamucu perspektif ile yönlendirilerek hizmet alımına ihtiyaç ortadan kaldırılacak. Kamu kaynakları ile özel sağlık kuruluşlarının finansmanına son verilecek.
- Öncelik, koruyucu sağlık hizmetleri olacak. Toplumsal ihtiyaçlar ve eşitlikçilik ilkesi ile hareket edilecek. Basamaklandırılmış bir sağlık sistemi kurulacak. Bütün çalışma, üretim ve eğitim alanlarını kapsayan entegre bir sistem haline getirilecek. Bölgesel ihtiyaçlara göre merkezi olarak planlanacak ve bilimsel sağlık yönetimi ilkelerine göre yönetilecek. Yerel yönetimler ile devlet arasında uyum sağlanacak. Sağlık hizmetleri toplum ile bütünleşik olacak ve toplumun katılımı da teşvik edilecek.
- Sağlık politikaları belirlenirken hem uygulama hem denetim süreçlerinde meslek örgütleri, sendikalar ve toplum temsilcilerinin katılımı sağlanacak. Sağlık yönetimi kamunun yönetiminde olacak. Taşeron, hizmet alımı, kamu özel işbirliği gibi uygulamalar olmayacak.
- Hastane yönetimlerinde, karar süreçlerinde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının demokratik katılımı ile mesleki özerkliklerinin yeniden kazanılması sağlanacak.
- Başka Bir Sağlık Sistemi’nde zamanında ve nitelikli bir hizmet verilecek. Sağlığa erişimin önündeki coğrafi, kültürel, sosyal, organizasyonel, anadil gibi bariyerler kaldırılacak.
- Hekimleri ve sağlık çalışanlarının hakları korunacak, liyakat ve ekip çalışması esas alınacak. Nitelikli eğitim almış yeterli sayıda hekim, hemşire, ebe, eczacı, teknisyen, psikolog, fizyoterapist, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı gibi sağlık emekçilerinin mesleğe yabancılaşmaları engellenecek, güvenli ve güvenceli koşullarda çalışacak.
- Çalışma ortamlarında iş güvenliği sağlanacak, sözleşmeli çalışma olmayacak. İnsanca yaşayabilecek bir ücret garantisi verilecek.
- Sağlık ortamları özellikle kadın çalışanların ihtiyaçları gözetilecek şekilde donatılacak; yönetimlerde cinsiyet kotası uygulanacak. Cinsiyetçi dilden arındırılmış, mobbing ve cinsiyetçi şiddetin engellendiği bir sağlık sistemi olacak ve cinsel sağlık, tıbbi kürtaj ve üreme sağlığı hizmetleri ulaşılabilir hale gelecek.
- Sağlık kurumlarında niteliği ölçen; polikliniklerde hastaya ayrılan süre, hastanede yatış süresi, komplikasyon oranları, iyileşme oranları gibi objektif olarak evrensel ölçekler ve kriterler kullanılacak.
- İş barışının sağlanması için sağlık çalışanları arasındaki kadro farklılıkları kaldırılacak.
- İşyeri hekimlerinin işverenlerden maddi olarak bağımsızlaştırılacak ve inisiyatif alabilecekleri yetkileri olan bir sistem kurulacak.
- Askeri ve çatışma tecrübesi olmayan sivil sağlık çalışanlarının askeri sağlık personeli olarak görevlendirilmesine son verilecek.
- Sağlık personeli atamalarında güvenlik soruşturmaları, çalışırken hukuksuz açığa almalar kaldırılacak.
- Gerekli sağlık emek gücü planlaması objektif verilere dayanarak, bilimsel yöntemle belirlenecek, nitelikli eğitim sağlayamayan eğitim kurumları kapatılacak.
Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael ise, Türkiye’nin 1980’lerden beri Sağlıkta Dönüşüm Programı ile kurgulanmış bir sağlık sisteminin içinde olunduğunu vurguladı. Sağlığın hak olduğundan vazgeçip sağlığın rant olarak ele alındığı bir sisteme geldik ve bu sistem artık çöktü. Bizim ‘Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün’ talebimizin altında sağlığın hak olduğu, sağlık çalışanlarının haklarının da korunduğu bir sistem hayal ediyoruz ve bu sistemi kurmak üzere yola çıkıyoruz. Bu güç TTB’de de var, kamu kaynaklarında da var” ifadelerini kullandı.
TTB’nin Türkiye’ye Özgü Sağlık Sistemi Önerisi’nin özeti için tıklayın.
Alıntı: ttb.org.tr