Yaşam kurtarma zinciri: İlk halka 112, ikincisi kalp masajı
Sanatçı Volkan Konak’ın sahnedeki ani ölümü, kalp masajı bilmenin ve kalabalık ortamlarda defibrilatör (otomatik kalp elektroşok cihazı) bulunmasının yaşam kurtarma için önemini bir kez daha hatırlattı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son yayınlanan ‘Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri Haber Bülteni’ne göre ülkemizdeki tüm ölümlerin yüzde 9,8’i (51 bin 346 kişi) kalp krizinden kaynaklanıyor.
Her yerde hekim, ambulans, sağlık personeli bulundurulamayacağına göre geriye ilk yardım eğitimleri ve defibrilatör cihazları kalıyor.
Zincirin dört halkası
‘Yaşam kurtarma zinciri’ dört halkadan oluşuyor.
- 112’nin çağrılması
- Kalp masajına başlanması ve ambulans gelene kadar devam edilmesi
- Ambulans ekibinin müdahalesi
- Hastane acil servislerinde müdahaleye devam edilmesi
Atan kalbe masaj yapmaktan korkmayın
Kalbi duran kişinin bekleme şansı yok.
Kalp ve damar hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mutlu Vural, “Aniden yere yığılan ve bilinci kapalı birinin kalbi durmuştur. Nefes alsın ya da almasın” dedi.
“Yaygın kanının aksine, atan kalbe kalp masajından korkulmamalı” diyen Vural, şöyle devam etti:
“Asıl korkmamız gereken ani kalp durmasının atlanması.
Kalp durduktan, kişi yere yığıldıktan sonra ilk üç dakikada beyin hasarı başlıyor. Altıncı dakikada ağır hasar görüyor. 12’inci dakikadan sonraysa kişi ölmüş kabul ediliyor.
Sadece kalp masajıyla beyin 30 dakika yaşıyor. O sürede kişinin dönme ihtimali yüksek. Herkesin kalp masajını bilmesi gerekiyor.”
Nefes alsa da kalp masajı yapılmalı
Kalbi durup yere yığılsa da kişinin bir-iki dakika daha nefes alabildiğini belirten Vural, şu uyarıları yaptı:
“Kanda oksijen düşmeden 30 saniye içinde kalp masajı başlanmalı. Her geçen dakikada yaşama şansı yüzde 7 azalıyor. İlk yardımda artık eskisi gibi hastanın nefes alıp olmadığına bakılmıyor.
Nefes almayı yaşıyor diye kabul edersek (ki kalbi durmuştur) altın dakikaları kaybediyoruz. O sırada kanındaki oksijen hızla düşüyor. Sonra kalp masajına başlasak bile etkili olmuyor.
Ama ilk 30 saniyede kalp masajına başlarsak, zaten beş-on saniye önce nefes aldığı için kanındaki oksijen yüksek oranda oluyor. Masajla da dolaşım sağlanıyor. Belki bilinci gelmiyor ama hayati organlara, beyne kan gidiyor.
Beyni ilk üç dakikada hasar görecekten, sadece kalp masajıyla 30 dakikada hasar görmeye başlıyor.”
‘Hayat öpücüğü’ne gerek yok!
‘Hayat öpücüğü’ yani suni teneffüs terk edildi. 13 yaş ve üzerindeki herkese sadece kalp masajı uygulanması öneriliyor. Ancak bebekler ve 13 yaşından küçük çocuklarda suni teneffüs önemini koruyor.
Sadece kalp masajıyla bile hastaya bir miktar teneffüs yaptırılıyor. Kalbe basınç uygulandığında hava veriyor, bırakıldığında da pasif olarak hava (oksijen) alıyor.
Elektroşokun önemi
Kalp durduğunda, filmlerde gördüğümüz gibi ritim direkt ‘düz çizgi‘ çizmez. Ventriküler fibrilasyon (anormal kalp ritmi ) denilen durum olur.
Vural bu ‘kaba dalgalanma‘ların, defibrilatörle normal ritme çevrilebildiğini söyledi:
“Kalp masajına erken başlanırsa ritm kaba dalgada kalıyor. Kaba dalgada elektroşok uygularsak kalbi yeniden çalıştırabiliriz.
Ambulansla elektroşok geldiğinde kalp yeniden çalışır.
Beyin oksijensiz kalmadığı için bitkisel hayata girme, koma vs. gelişmez. Hasta 24 saatte kendine gelir, hayata döner.
Eğer ortamda otomatik elektroşok cihazı varsa uygulandığı anda hasta nefes almaya başlar, ayılır, konuşur. Ambulansa kalbi çalışır, nefes alır şekilde teslim edilir.
Otomatik elektro şok cihazlarının çok daha yaygın olması gerekiyor.”
Alıntı: diken.com.tr