Harvard önderliğindeki araştırmacılar müziğin evrensel olduğunu kanıtladı
11 üniversite ve enstitüden araştırmacıların katıldığı çalışmada, 315 kültüre ait sözlü müzikler incelendi.
Bilimin ve matematiğin yanı sıra müziğin evrenselliği de sıklıkla dile getiriliyor ancak Harvard Üniversitesi’nden bilim insanlarının önderliğindeki yeni araştırmaya kadar bu gerçek, sınırlı ölçüde gösterilebilmişti.
22 Kasım’da hakemli bilim dergisi Science’da yayımlanan kapsamlı makalenin yazarları arasında psikolojiden evrimsel biyolojiye, antropolojiden siyaset bilimine pek çok farklı alanda çalışan 19 araştırmacı yer aldı.
Özellikle sözlü müziklere odaklanan araştırmacılar, 315 kültürden etnografik bilgiler içeren geniş bir veritabanını kullandı. Araştırmacılar 5 yıl boyunca yüzlerce müziği arşivlerden tarayarak 30 coğrafyaya yayılmış 86 kültüre ait 118 parçayı da çalışmaya dahil etti.
The Hardvard Gazette’nin haberine göre makalenin başyazarı ve Harvard Müzik Laboratuvarı’nın yöneticisi Samuel A. Mehr, veri toplama sürecini şöyle anlattı:
Beğendiğimiz herhangi bir parçayı internette bulmaya çok alıştık. Ancak arşivlerde gömülü kalmış binlercesi de var. Bir keresinde, geleneksel Kelt müziğini araştırıyorduk ve (Harvard’ın) kütüphane sisteminde bir katalog numarasına eriştik. Kütüphaneci bize diğer tarafta beklememizi söyledi çünkü orada yeterli alan bulunmuyordu. 20 dakika sonra zavallı kütüphaneci, iki makaralı Kelt müziği kayıtlarının bulunduğu yaklaşık 20 kutuyu taşıyan bir kitap taşıma aracıyla çıkageldi.
Ekibin Müziğin Doğa Tarihi ismini verdiği koleksiyonda yaklaşık 5 bin parçanın ayrıntılı bilgileri yer alıyor. Bu ayrıntılar arasında şarkıcı, dinleyici kitlesi, hangi enstrümanların kullanıldığı ve şarkıların anlamlarıyla ilgili binlerce metin bulunuyor.
Bu geniş veriler 4 farklı yolla analiz edildi: Bilgisayardan elde edilen özetler, dinleyici puanlandırması, uzmanların yorumları ve deşifreler. Bilim insanları bunun sonucunda, müziğin tüm kültürlerde bebek bakımıyla, tedaviyle, dans, aşk, ağıt, savaş, tören ve ritüellerle ilişkili olduğunu ortaya koydu. Ekip; tedavi, dans ve aşk şarkılarıyla birlikte ninnilere odaklandı ve benzer işleve sahip parçaların benzer müzikal özellikler gösterdiğini keşfetti.
Çalışmada dans şarkıları, terapi şarkıları ve ninnilere odaklanan ekip, verileri incelemek için makine öğrenmesini kullandı (Princeton University)
Harvard Üniversitesi, İnsan Evrimsel Biyolojisi Bölümü’nden yüksek lisans öğrencisi Manvir Singh konuyla ilgili şunları söyledi:
Ninniler ve dans şarkıları her yerde var ve yüksek oranda kalıplaşmış. Benim için dans şarkıları ve ninniler, müziğin yayılabileceği alanı tanımlıyor. Neredeyse birbirinin tam tersi özelliklerle çok farklı şeyler yapıyorlar.
Toplumların müziğinden hukukuna, hikaye anlatıcılığından büyülerine, karmaşık geleneklerin sosyal, bilişsel ve kültürel evrimsel kökenleri üzerine çalışan Singh’a göre kültürler arası müziği görmek gerçekten heyecan vericiydi ve araştırmacı, Müziğin Doğa Tarihi projesine bu yüzden katıldı.
Çalışmaya katkıda bulunan 19 kişi arasında, şaşırtıcı biçimde, iki siyaset araştırmacısı da yer aldı.
Princton Üniversitesi’nin haberine göre Washington Üniversitesi’nden siyaset bilimi doçenti Christopher Lucas, “Sanırım siyaset bilimcilerin müzik analizi yapan bir ekipte yer alacağını düşünmezdiniz” diye konuştu:
Yaptığımız her şey veri olarak analiz edilebilir. 20 yıl önce siyaset biliminde anketler ve oylar çalışılırdı. Artık politikacıların konuşma biçimlerini, ses kayıtlarını ve insanları nasıl etkilediklerini araştırıyoruz. Siyaseti araştırmak için geliştirdiğimiz araçlar, başka yerlerde de uygulanabilecek güce sahip.
Princton Üniversitesi’nden hesaplamalı sosyal bilimci ve siyaset bilimi doçenti Dean Knox da şunları söyledi:
İnsan iletişimini tüm zenginliğiyle tanımlayabilir ve analiz edebilir kılmaya gittikçe yaklaşıyoruz.
Knox ve Lucas, 315 topluluğun her biri için yaklaşık 50 şarkının bulunduğu 500 bin kelimeden oluşan açıklamaları ve diğer verileri derleyip anlaşılır hale getirdi.
Lucas, “Veri koleksiyonu çok büyüktü. Analiz için yaklaşık 10 bin satır bilgisayar kodu yazıldı. Burada Dean’le birlikte aslında makalenin istatistik analizlerini yaptık” diye konuştu.
Şarkılar elbette belirli ölçüde çeşitlilik gösteriyor. Örneğin bazı şarkılar daha resmi, bazıları daha dini ya da bazıları daha canlı olabiliyor ve bu çeşitlilik farklı kültürlerden şarkılar tek tek ele alındığında daha belirgin olabiliyor.
Ancak bunlara zemin hazırlayan kültürler arası benzerlikler de güçlü ve araştırmacılar beynimizle ilgili bazı gerçeklerin müziği evrensel düzeyde anlamayı mümkün kıldığını düşünüyor:
Bir topluluğun müziğinin mevcut kültürel davranışlarına sabitlenmediğini, bunun yerine belirli sosyal ve duygusal şartlara uygun hissettiren belirli türden seslerin, derinlerdeki psikolojik yetilerin ürünü olduğunu öne sürüyoruz.
Araştırmacıların yazdığı makalede ayrıca, şu ifadeler yer aldı:
Müzik tarzları hangi duyguların devreye girdiği ve hangi akustik özelliklerin kullanıldığına göre değişiklik gösterse de, bunların hepsi sese yönelik ortak psikolojik tepki paketi tarafından belirleniyor.
Araştırmacılara göre söz konusu çalışma; hem evrensel bir müzik gramerini açığa çıkarmak ve inşa etmek, hem de zihnimizin müziği nasıl ürettiği ve ona ne tepki verdiğini kavramak için atılmış bir adım.
Kaynak: independentturkish.com