Anouer Brahem – (Detone)
Müzik köşemiz DETONE nin konuğu, Kuzey Afrika da doğup büyümüş ve sonrasında dünyanın ünlü caz müzisyenleri arasında olan ud sanatçısı Anouer Brahem. Ud nere caz nere derseniz, Brahem’in yolculuğunu izlememiz gerekir.
Anouer Brahem 1957 yılında Tunus’un Halfaouine kentinde dünyaya gözünü açmış. Sanatçı olmanın neredeyse olmazsa olmazlarından olan sanatçı bir aileye sahip olmak, müzisyenimizin geçmişinde de var. Babası, Brahem’in müzisyen olmasında en büyük etken.10 yaşından itibaren konservatuara giden Brahem in ilk hocası, ud üstadı Ali Sriti ile 4 yıl boyunca her gün ud çalışmış ve geleneksel Arap Müziği’nin sırlarını ve inceliklerini öğrenmiş. Müzisyenlik yaşamına önceleri düğünlerde eğlence müziği yaparak başlamış. Önceleri Arapİslam formlarında olan müziği, dönüşüm geçirerek farklı bir kategoride şekillendi. Brahem, Akdeniz ve İran ve Hindistan Müzikleri ile ilgilenmesi onun müzik dağarcığını genişlemesine sebep oldu. Bu değişim sonrasında caz ilgisini çekmeye başladı. Brahem “ben bu değişikten keyif aldım ve tüm bu müzikler arasında mevcut olan yakın bağları keşfettim” diyor.
Caz formunda çalışmaya başlayan Brahem ilk albümünü perküsyon ustası Lassaad Hosni’in katkıları ile yapmıştır. Brahem albüm sonrasında Paris giderek müziğine yeni bir yön verme yönünde çalışmalara başladı. Burada değişik müzisyenlerle tanışma ve çalışma olanakları yakaladı. 1985’te Tunus’a geri dönen Brahem, Kartaca Festivali’ne katıldı. Festivalde büyük sükse yapan “Ligua 85” için bir araya seçkin Tunuslu ve Türk Müzisyenler ile Fransız cazcılar arasında Erköse Kardeşler de vardı. Doğu Müziğinin batıda parlayan bir yıldız gibi dolaşması ve sanatçılarının üne kavuştuğu yıllar olan bu yıllarda Brahem’i de müzik dünyası keşfetti. Uluslararası ününe kavuşması, Brahem’in Eicher ile tanışmasından sonraki süreçte ortaya çıkan ilk albüm, 1991’de kaydedilen Barzakh ile olmuştur. Berzah, ölümden sonra ruhların kıyamete kadar kalacaklarına inanılan âlemin adıdır. Bu albümde Tunuslu Bechir Selmi ve Lassaad Hosni ona eşlik etmiştir. Parfum de Gitane ise albümün en tutulan parçasıdır.
Onun müziğine artık dünya müziği demek daha doğrudur. Albümlerine artı caz formları hakimdir ancak bunun yanı sıra Arap köklerini, Akdeniz, Afrika ve Uzak-Doğu miraslarından müzikleri de bir araya getirerek müziklerinde kullanmaktadır. Onun müziğine artık dünya müziği demek yanlış olmaz. Bu dünya müzik tınıları arasında bizim Müziğimizin tınılarını da hemen fark etmemek mümkün değil gibi gözükmektedir. Albümlerinde hem büyük bir şiirsellik hem de duygusallık hakimdir ama albümler her farklı tarza, sese ve yoruma da açıktır. Bu da albümlerinde doğaçlama müzikler ile ustalıkla yapılmaktadır. Brahem her zaman müziklerini “görüntülerin ve metinlerin zincirlerinden kurtulmuş özgür” olarak nitelemiştir.
Brahem daha sonra 1992’de Conte de Vincroyable Amour’e (İnanılmaz Aşkın Masalı) imza attı. Albümdeki doğaçlama işin özünü oluşturmaktadır. Bunun en önemli sebebi Barbaros Erköse’nin kayda değer varlığı ve klarnetteki ifade gücü ve Kudsi Ergüner’in neyindeki sufi ilhamdır. Monde gazetesinin bu albüm için yorumu “melodinin düzenlemesi ve doğulu geçişler, müzikal çerçevenin sessizliği, ışığın şiirselliği ve vuruşlardaki zarafet dikkat çekicidir” şeklinde olmuştur. Aynı gazeteye göre Conte de |’İncroyable Amour, 1992 yılının en iyi albümüdür. Albüme adını veren Conte de |’incroyable Amour ve Nayzak albümün başyapıtıdır. Peşrev Hicaz’da Kutsi Ergüner ile Barbaros Erköse’nin performansları ile albümde fark edildiğini eklemek gerekir.
1994’te Norveçli saksafon üstadı Jan Garbarek ve tabla üstadı Pakistanlı Shaukat Hussain ile birlikte Madar’ı kaydetti Brahem. Albüm genelde Jan Garbarek ustanın adıyla anılmasına rağmen, aslında, Jan Garbarek’in baskıları ve onunla albüm yapmak istemesi sonucunda bu çalışma ortaya çıkmıştır. 1995 yılında Khomsa adlı albümü müzik piyasalarında yer aldı. Sanatçı, filmlere yaptığı müzikleri bu albüme almıştır. Bir caz sanatçısıdır artık Brahem. Udu, saksafon tadı vermektedir bu albümde. Bu kez de The Guardian’a göre Khomsa yılın en iyi albümüdür ve Brahem jazzın en önemli temsilcilerinden biridir artık. Bu albümü 1998 yılında Thimar adlı albüm izler. Thimar İngiliz dergisi Jazz Wise tarafından yılın en iyi caz albümü seçilmiştir. Brahem, altıncı albümü olan Astrakan Cafe’yi 2000 yılında kaydetmiştir. Bu albüm kendi köklerinden gelen müzikle cazın muhteşem bir buluşmasıdır ve Brahem bir kez daha müziği ile ruhlarımızı fethetmiştir.
Brahem 2002 yılında beklenmedik bir şekilde tipik ve yüksek performanslı bir albümle dinleyicisinin karşısındadır. Le Pas Du Chat Noir (Kara Kedinin Adımı). Bu yüksek volümdeki albümün en önemli özelliği Brahem’in udunu bırakarak piyanosunun başına geçmesidir. 2006’da ise Le Voyage de Sahar (Seher Yolculukları) ile karşımıza çıkan Brahem çizgisi hiç değişmeyen ama inanılmaz zenginlikler içeren Müziği ile bizi bir kez daha mest etmiştir. Şaşırtıcı, atipik ve son derece kişisel olan son albümü,ise “The Astounding Eyes of Rita”dır.
Artık bir müzik başkenti olan İstanbul’da da de konserler veren Anouer Brahem’in konserleri, dinleyicilerini ve izleyenlerini oldukça mutlu etmişti. Bu mutluluğun sürmesi için bizleri ziyarete devam etmesini diliyoruz.
Müziksiz kalmayın..