Türkiye neden psikolojik çöküşte?
İnsanların güven duygusunun da zedelendiği böyle bir ortamda birbirimize güvenmek, birlik olmak zorundayız. Öfkede, streste birlik olabildiğimize göre, bunun tam tersini inşa etmek de mümkün.
Dışarıdayken (veya içerideyken) şöyle bir etrafımıza bakalım. Neredeyse herkesin suratı asık, üzgün, mutsuz, bağırıp çağıran insanlar olduğunu göreceğiz. Bununla ilgili Gallup 100’den fazla ülke ve bölgedeki insanların duygusal durumunu keşfetmek için küresel araştırmalar yürütüyor. Bu araştırmalarından birindeki ankette ‘Dün günün büyük bir bölümünde aşağıdaki duyguları yaşadınız mı?’ gibi sorular soruluyor. 100’den fazla ülkede ve bölgedeki insanların öfke, stres, üzüntü vb. duyguları günlerinin büyük bir bölümünde deneyimleyip deneyimlemedikleri öğreniliyor.
2021 verilerinden elde edilen sonuçlara bakıldığında Türkiye’nin duygusal durumunda hastalık zilleri çalıyor. Öfke duygusu sorusuna 100 kişiden 48’i ‘evet’ yanıtını vermiş. Lübnan’dan sonra dünyada en çok öfke duygusuna kapıldığını belirten ülke Türkiye. Lübnan ile aramızda sadece bir puan fark var. Yani Türkiye’deki insanlar gününün büyük bir bölümünü öfke duygusuyla yaşayarak 100’den fazla ülke arasında zirveyi zorluyor.
Çoğu ülkedeki insanlar öfkeli diye düşünebilirsiniz. Pandeminin ve ekonomik krizlerin her ülkeyi bu kadar çok etkilediğine de inanabilirsiniz. Fakat Finlandiya’da gün içinde öfkeli hissedenler sadece yüzde beş. Yıllardır dünyanın en mutlu ülkesi olan Finlandiya’yla öfkemizi de kıyaslayıp moralimizi daha fazla bozmayalım. Fakat halihazırda iç savaş yaşanan ülkelerde yaşayan insanların duygu durumlarıyla aynı sıralarda olduğumuzu da göz önünde bulunduralım. Aynı ankete devam ettiğimizde insanlara dün gün boyu hissettikleri üzgünlük duyguları sorulduğunu görüyoruz. Burada da Türkiye, Afganistan ve Lübnan’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’de 100 kişiden 49’u günün büyük bir bölümünde üzgün olduğunu söylemiş. Bu listede Kosova en üzgün hissetmeyen ülke.
Dünyada günün büyük bir bölümünde en fazla stres yaşayanlara baktığımızda ise Afganistan ve Lübnan’dan sonra Türkiye yüzde 64 ile üçüncü sırada. Özbekistan, Kazakistan gibi ülkeler ise en stressizler arasında.
Dünyada gün boyunca en az keyif aldığını belirten ülke yine yüz kişiden 80’inin ‘hayır’ diye cevap verdiği Lübnan ve Afganistan’dan sonra Türkiye. Türkiye’de yüz kişiden 65’i gün boyunca keyifli hissetmiyor. Her yüz kişiden 33’ü ise keyifli olduğunu belirtmiş. İzlanda ise en fazla keyif alan ülke.
Gün boyunca iyi dinlenmiş hissediyor musunuz’ sorusuna olumsuz cevap verenler arasında yine ilk sıralardayız. Türkiye’de yüz kişiden 45’i iyi dinlenmiş hissetmiyor. Lübnan, Afganistan ve Ukrayna’dan sonra dördüncü sıradayız. En az yeni şey öğrenen ülkeler arasında da Afganistan’dan sonra yüzde 18 ile ikinci sıradayız. Filipinler ise gün içinde en fazla yeni şey öğrenen ülke.
Anketi yanıtlayanlardan sabahtan günün sonuna kadar dünü, nerede olduklarını, ne yaptıklarını, kiminle olduklarını ve nasıl hissettiklerini düşünmeleri istenmiş ve ardından ‘Dün çok güldün mü ya da güldün mü?’ diye sorulmuş. Burada ise Afganistan’dan sonra en az gülen ülkeyiz. Sadece yüz kişiden 36’sı güldüğünü söylemiş. Yüz kişiden 63’ü hiç gülmemiş. Türkiye’den sonra Lübnan yer alıyor. Honduraslılar, Endonezyalılar ve Panamalıların yüzde 90’ı gününü gülerek geçirmiş.
Neyse ki endişe, fiziksel acı, saygıyla karşılanma listesinde sondan ilk beşte yokuz. Fakat diğer duygularda iç savaş gibi ciddi duygusal yıkım yaşanılan ülkelerle aynı kategorideyiz. Dolayısıyla yukarıdaki verilerden anlaşılıyor ki Türkiye’de yaşayanlar insanların duygusal durumlarındaki sorun ciddi.
Olumlu hikayeler yaratmak yerine olumsuz duygularımızın kökenlerini bulmaktan geçer iyileşmek. Neden iyi hissetmiyoruz? Pandemiden mi? Ekonomik gidişattan mı? İşsizlikten mi? Fiyatların sürekli artmasının yarattığı kafa karışıklığından mı? Pahalılıktan mı? Yoksulluktan mı? Psikolojik veya fiziksel şiddetten mi? Duygusal ilişkilerdeki sorunlardan mı? Bunlar Türkiye için sorulması gereken önemli sorular. Peki kim ilgileniyor bu konuyla? Bu soruların, bu duygu durumunun muhatabı kim/kimler?
Yaşadığımız duyguların sorumlusu öncelikle kendimiziz. Bu duyguları yaşayan bizleriz fakat görülüyor ki çok da yalnız değiliz, kolektif bir depresyondayız. Bu durumda içinde bulunduğumuz çevre de çok önemli. Bu olumsuz duygu durumlarının birçok sebebi olabilir ama yanıtı kendimize dürüstlükle vermeliyiz. Olumsuz duygularımızın kaynağını/kökenlerini bulduğumuzda iyileşme süreci başlayacak.
Sorumluluğu üstlenip biz bu öfkeli, stresli, keyifsiz, gün içinde neredeyse hiç yeni bir şey öğrenmeyen yorgun halimizden ne zaman vazgeçmeye ve kendi kapasitemizi kullanmaya karar vereceğiz? Kanıksadığımız bu duyguları ne zamandan beri normalleştirmeye başladık?
Öncelikle ne kadar öfkeli, stresli, üzgün ve mutsuz olduğumuzu kabul edip, bir an önce iyileşmek için adımlar atmamız gerek. Çünkü 2022 için yapılacak olan ankette ekonomideki gidişatın da etkisiyle olumsuz duyguların gün boyunca yaşanmasında büyük bir ihtimalle artış olacak. Asık suratlıların ülkesi olmak için neden bu kadar çaba sarf ettiğimiz sorusunu her yurttaş kendisine sormalı. Acı çekmekten/çektirmekten zevk alanların ülkesi mi oluyoruz yoksa?
‘Birlikten kuvvet doğar.’ atasözü böyle bir kolektif depresyon için çok yerinde aslında. İnsanların birbirine olan güven duygusunun da zedelendiği böyle bir ortamda birbirimize güvenmek, birlik olmak zorundayız. Öfkede, streste, üzüntüde birlik olabildiğimize göre, bunun tam tersini inşa etmek de mümkün. Buna inanmalıyız. Gün içinde bu kadar olumsuz duygularla yaşamayı hak ettiğimizi düşündüren kişileri/çevreyi/durumları da kanıksamamalıyız. Biz iyi bir yaşamı kendimize, ailemize ve sevdiklerimize olduğu kadar tüm topluma/toplumlara hak görmeliyiz. Böyle bir ülke mümkün.
Hatime Kamilçelebi
Doç.Dr. Öğr. Üyesi, Kırklareli Üniversitesi
Alıntı: https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye-neden-psikolojik-cokuste-haber-1572278