MR Şampiyonluğumuz ne anlama geliyor? (Radyolojik Tetkik Yoğunluğu)
Otoyolda karşınıza çıkan hız limiti tabelası size 120 km’nin üstüne çıkmamanızı, aksi taktirde bir kaza riski ile karşı karşıya olduğunuzu söyler. Bilgisayarlı Tomografi ve MR gibi radyolojik tetkiklerin çekimi ve değerlendirmesinde de olan budur. Eğer sonuçları çok hızlı okursanız bir kaza sizi bekliyor demektir. Ülkemizde bu konuda bir hız rekortmeni olduğumuz tescillenmiştir.
———–
“Günümüzde radyolojik muayeneler artık çoğu durumda günlük kullanıma girmiştir. Hastalar röntgen olmadıkça muayenenin tam olmadığına inanmakta, hekimler de röntgeni alışılmış bir “rahatlatma” aracı olarak görmektedirler.” Bu not, hem halk sağlığı uzmanı hem de radyoloji uzmanı olan Dr. Ata SOYER’in 1987 yılında Toplum ve Hekim dergisinde kaleme almış olduğu “Radyolojiye Akılcı bir Yaklaşım” başlıklı makalesinden alınmıştır.
Ata SOYER’in Bilgisayarlı Tomografi ve MR’ın henüz tıpta kullanım alanına yaygınca girmediği bir dönemdeki bu tespiti, bugün de aynen geçerlidir. Radyolojik tetkiklerin gereksiz ve yoğun yapılmasının en büyük nedenlerinden birisi bu yoğun talebin hastalarımızdan gelmesidir. Hastalarımız sıklıkla hekimin karşısına asıl amaçları bu olarak gelmektedir. Bu, hekimlerden aldığımız büyük çaplı geribildirim çalışmaları ile de doğrulanmıştır. Önyargılı bir hastayla uğraşacak kadar zamanı olmayan hekimlerimizin böyle bir talebi geri çevirme şansı yoktur. Diğer yandan hastanın isteğinin karşılanarak tatmin olması da hekimlerin rahatlamasını sağlar.
Temelleri 20 yıldan daha öncesine dayanan uzun soluklu bir proje olan sağlıkta dönüşüm projesi ile birlikte radyolojik tetkikler için hizmet alımları da yaygınca uygulanır oldu. Ülkemizde nüfus yoğunluğu nedeniyle sağlık hizmetinde olası en uygun çözüm gibi görülen hizmet alımlarının ülkemizdeki uygulaması, maalesef sınıfı geçebilecek bir puan alamadı. Dünyadaki durumumuza göz atınca, tetkik yoğunluğu ile ilgili sıkıntılı tablo net olarak kendini gösteriyor. OECD verilerine bakınca MR tetkiklerinde dünyada birinci sırada tomografi tetkiklerinde ise yedinci sıradayız. Diğer yandan bir başka veri de radyolog sayısının azlığı. Avrupa ülkelerinin ortalamasına göre yaklaşık üç kat daha az radyoloğa sahibiz.
Hizmet alımlarının bünyesinde verilen radyoloji hizmetleri haklı olarak bekletmeden ve hızlı sonuç vermeyi hedefliyordu. Ancak dikkate alınmayan bir şey, gaz pedalına limitsiz basma olanağına karşın, gereksiz tetkiklerin yoğunca talep edilmesini kısıtlayan bir fren mekanizmasının olmamasıydı. Bu da öngörülen normal sınırların çok çok daha altında kısa zamanda tetkik yapılmasına neden oldu. Türk Radyoloji Derneği olarak üyelerimizden aldığımız geri bildirimler, tehlikenin işaretlerini vermekteydi. Bu şekilde elde olunan veriler Tomografi ve MR gibi radyolojik tetkikleri yorumlayan radyologların bazı kurumlarda bir tetkiki 2 dakika, hatta 1 dakika gibi kısa bir zamanda yorumlamak zorunda kaldıkları idi. Bu hiçbir standarda uymayan kabul edilemez bir sürattir.
Ancak tablonun öbür tarafı hiç de böyle değil. Sağlık hizmetinden halkın memnuniyeti 2003’ten 2011’e katlanarak artmış olup, bugün de bu memnuniyet halen devam etmektedir. Gelinen nokta ne idi? Bir hekim arkadaşımın sosyal medyada bana yazmış olduğu bir yorumunu burada yazmak isterim. “Cihazı satan kazanıyor, Hastane sahibi kazanıyor. Bol film ile muayene olan halkımız memnun oluyor. Siyasetçi kazanıyor. Ne güzel sistem işte..” Gerçekte olan da budur. Yani şu anda herkes memnun.
Herkesin memnun olduğu bir ortamda, bazı yanlışları söylediğinizde insanları ikna edebilmek ya da ortadaki yanlışı düzeltme şansınız ne kadar olabilir. Bu gerçekten zor bir noktaydı. Ancak insanların memnun olması, her zaman bir şeylerin doğru olduğu anlamına gelmez. Memnuniyetin iyisi, sürdürülebilir olanıdır. Bu sistemin tam içinde ve olan bitenin tamamıyla farkında olan biz hekimler buradaki yanlışları net olarak görüyoruz. Ve durum biz hekimlerin gözüyle sıkıntılı…
Peki nedir bu sıkıntı; Gereksiz tetkikler, hastaların gereksiz radyasyon almalarına neden oluyor. Hastalara gereksiz bir tetkik yapıldığında o hastalar aynı zamanda gereksiz yere aldıkları kontrast ilaç riskleri ve anestezi risklerine maruz kalıyorlar. Radyologların radyografi ve girişimsel işlemler gibi yapmaları fevkalade gerekli olan işlemlere ayıracak zamanları kalmıyor. Diğer yandan öngörülen norm süreleri aşarak radyolojik tetkiklerin hızlıca değerlendirilmesine çalışmak, kaçınılmaz olarak hata riskini arttırıyor. Radyologlar burada çok ciddi mesleki risk alıyorlar. Acil bir gereklilik durumunda bir aracı hız limitlerinin üzerinde kullanabilirsiniz. Ancak olağanüstü bir durumda mümkün olan bu çabanın devamlı gösterilmeye çalışılması doğru değildir. Bu kez rutin hizmet kavramı, sorgulanabilir bir noktaya kayar. Bu sürdürülebilir değildir.
Gereksiz yapılan bir tetkik diğer yandan, ihtiyacı olan hastaya ayrılacak zamanın çalınmasına ve ona verilecek hizmetin kalitesinde kayba neden olmaktadır. Burada kalite kaybından kasıt teşhisin konulamaması ya da yanlış teşhis konulma riskidir. En rahatsız edici olan bir durum da hekimlerin ve sağlık çalışanlarının faydalı olduklarını hissetmeden çalışmasıdır. Zira faydalı olduğu hissini yaşamak biz sağlıkçılar için önemli bir motivasyon kaynağı iken, tersi de önemli bir motivasyon kaybı nedenidir.
Bir radyolojik tetkiki, hem hızlı, hem ucuz hem de kaliteli olarak yapmak ve yorumlamak mümkün değildir. Kaliteli yapmak istediğinizde ya yavaş olacak ya da pahalı olacaktır. Hızlı olduğunuzda ve ucuz yapmaya kalktığınızda ise kaliteyi kaybedersiniz.
Yönetiminde görevli olduğum, Türk Radyoloji Derneği’nde bir sivil toplum örgütü olarak bu konuyu tespit etmek, sesimizi duyurmak ve bir farkındalık oluşturmak görevimizdi. Geçtiğimiz yıllarda buradaki sorunu tespit etmek üzere geri bildirim anketleri, arama toplantıları, çalıştaylar ve bu konuya özel bir ortak akıl arama toplantısı gerçekleştirdik. Burada ortaya çıkan raporlar ve çözümün verileri Ocak 2018 de kısa öz açık anlaşılabilir bir rapor haline getirildi. (Bu rapora şu linkten ulaşabilirsiniz https://www.turkrad.org.tr/assets/2018/Radyolojik-Tetkik-Yogunlugu-Raporu.pdf). Derneğimiz tarafından bu konu, sağlık bakanlığının düzenlediği kongre ve toplantılarda özellikle gündeme getirildi. Bu sorunun çözümü için sivil toplum örgütü ile kamu kuruluşlarının iş birliğinin gerekli olduğuna değinildi. Raporun son cümlesinde de bu vurgu yer almaktadır. Bu arada yakın zamanda radyolojik hizmetlerle de ilgilenmeye başlamış olan Tetkik ve Teşhis Daire Başkanlığı ile Derneğimiz arasında müşterek çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışmalarda radyolojik tetkik yoğunluğu sorunu titizlikle ele alındı ve bu amaçla projeler üretilmeye başlandı. Çeşitli komisyonlar oluşturuldu ve bu komisyonlar son bir yıl içinde toplantılar gerçekleştirdi. Özellikle bu problemi çözebilmek için halkımızın gereksiz tetkik talebinde bulunmaması için bilgilendirilmesi ve bu konuda hazırlanacak kamu spotlarını yaygınca dikkate sunulması gerekiyordu. Sağlık bakanlığı ile yapılan bu çalışmalar da henüz son ürünleri somut bir şekilde ortaya çıkmamış olsa da devam ediyor.
Tetkik yoğunluğu artık hedeflenen bir süreç değil önlenemeyen bir sonuçtur. Bu durum biz hekimlerde ciddi anlamda mesleki tatminsizlik ve mutsuzluk nedenidir. Sağlık hizmetinin ihtiyacı olanlara doğru şekilde verilebilmesini sağlamak gerekiyor. Yararlılık ilkesi göz ardı edilip sadece hasta memnuniyetini gözeterek devam edilmesi ciddi anlamda sorgulanmalıdır. Kamuoyunun bilgilendirilmesi ve katılımcı olması sağlanmalıdır. Kamu kuruluşu sivil toplum örgütleri işbirliği ile akılcı ve halkın yararına olan çözümlere fazlasıyla ihtiyaç bulunmaktadır.
Tüm bu süreçte hekimlerin asıl hedefinin kendi rahatlıkları değil yararlı olabilme endişesi olduğunu da görüyorum. Otoyolda hızın üst limitini gösteren aynı tabelada hızın bir de alt sınırı da vardır. Yani saatte 40 kilometreden yavaş da gidemezsiniz. Ülkenin olanaklarını halkın yararına en doğru ve uygun şekilde kullanmak gerekir. Meslektaşlarımın ana ilkesinin faydalı olmak olduğu açıktır. Yukarıda da değindiğim gibi bir insanı en mutlu eden şey, faydalı olabildiğini hissedebilmektir.
Sağlıcakla kalınız…