Page 54 - Hekimce Bakış Dergisi 86. Sayı
P. 54

64 Temmuz 2014

            Mehmet’in iki kızı varmış, 6 ve 9 yaşlarında. Eşi   Bireyin en temel hakkı olan ailesini koruma şansını
            gidince annesi bakmaya başlamış. Anne de yatalak   bile elinden alan acımasız bir çalışma ortamında,
            hale gelince çocuklarının ortada kalması sebebi ile   esasında madende çalışmak da çok önemli değildi
            benden yardım istemek için o sabah yanıma gelmiş   bana göre. En iyi çalışma ortamlarının da insan için
            Mehmet. Ürkek bir şekilde girdi odaya ve ilk cüm-  değil üretim için kurgulanmakta olduğu kanaati ile
            lesi “hocam şirket zarar görmezse…” diye başladı   bu sürecin kırılması için insan odaklı bir zihniyet
            Mehmet’in.O anda acı bir gülümseme ile, karşımda   oluşması gerektiği düşüncesi ile yeniden yutkuna-
            kendini her şeyi ile işverenin emrine bırakmış, tek   rak, Mehmet’in odadan çıkışını izledim.
            varlığı olan çocukları için isteyeceği birşeyde bile
            “önce şirket” koşullamasına baskılanmış bir insanın  Bu arada unutuyordum. Mehmet’in
            karşımda olduğunu hissettim ve yutkundum. Buna     son sorusuna yanıtım “bilmiyorum”
            benzerlerini çokça yaşıyordum zaten. Meslek has-   oldu. Çünkü usulsüz bir çözüm
            talığı tanısı koyduğum işçiler çalışmak istiyorlar
            ve “şirkete zarar gelmesin, ben herşeyi imzalarım”   beklentisi vardı Mehmet’in. Ben
            diyebiliyorlardı, en değerli varlıkları olan sağlık-  gerçekten bu tür raporlar verebilecek
            larını, farkında olmadan, bilgisizce, pervasızca pa-
            zarlamak isterken. Şirket zarar görmezse onlar için   meslektaşlarım var mı bilmiyorum ve
            sorun yoktu.                                       açıkçası öğrenmek de istemiyorum.
            Mehmet’in şirkete zarar vermeden (!) kendisi için
            istediği şey malulen emekli olabilmekmiş. 1 yıl    Kapı tekrar açıldığında ellerinde işe giriş evrakları
            önce inguinal herni sebepli ameliyat olmuştu ve    ile bir madenci adayı geldi karşıma.  Saati de 8:40
            sonrasında yara yerinde çeşitli komplkikasyonlar   yapmıştım. 24 yaşındaydı Erkan. O da zonguldak’ın
            gelişmesi sonucu 6 ay kadar da çalışamamıştı Meh-  bir ilçesinin bir köyünde yaşıyordu. ilkokul mezu-
            met. işe dönüş muayenesinde ve sonraki periyodik   nuydu. 12 yıldır madenciydi!  1-2 yıllık askerliği
            muayenelerinde madende geri hizmetlerde çalış-     çıkarırsak ilkokul bitince ocağa girmişti o da, bir-
            ması gerektiğine karar vermiş ve insan kaynakla-   çok köylüsü gibi. Kaçak ocaklarda çalışmıştı. Babası
            rına bildirmiştim. Mehmet’in başka bir hastalığının   iş kazasında ölmüştü, madende göçükte kalmıştı.
            olmaması sebebi ile bu raporu almasının mümkün     Birazdan, sohbetimizde amcasının da meslek has-
            olmadığını, çocuklarına sahip çıkabilmesi adına    talığından öldüğünü anlatacaktı bana. Bu kadar
            oturduğu köyünün bağlı olduğu ilçede bir arkada-   olumsuzluğa rağmen hala madenci olmak istiyordu.
            şımı arayıp ona iş isteyebileceğimi söyledim, ama   “iş yok” diyordu. “Kaçak ocaklarda neden çalıştın”
            kabul etmedi. “Ben madenciyim başka bir iş bilmem   dediğimde, aylığının “200 TL” fazla olduğunu ve
            hocam” dedi ve ekledi, “Bana malul raporu verecek   ayrıca “ton başına da para aldığını” anlattı bana. Per-
            doktor yok mudur?”.                                formans sistemi çoktan madenlere girmişti yani…
                                                               3 çocuk yapmıştı o da, yukarıdan gelen emre uy-
            Çıkarken söylediği “şirketin                       muştu. Neden 3 çocuk dediğimde yutkundu, o da
            zarar görmesini istemem hocam,                     diğerleri gibi siyaset yapmaktan korkuyordu. Bu
                                                               yüzden de sendikasızlardı. zaten sendikaları da sarı
            patronlar sorarsa böyle bilsinler”                 sendika olmuştu çoktan madencilerin.

            cümlesi ve başını ve gövdesini                     Muayenesini yapıp formunu doldurdum Erkan’ın.
                                                               Elleri ve yüzünde yanık izleri vardı. Kaçak ocakta
            öne eğip, geri geri çıkışı ile                     grizu patlamasını yaşamıştı. Uzakta kaldığı için
            korku dolu ruh halini üstümde                      ölmemişti anlattığına göre, ama arkadaşının yanmış
                                                               cesedini o çıkartmıştı ocaktan dışarı.
            bırakarak odamdan ayrıldı                          Elindeki tetkikleri istediğimde Meslek Hastalıkları

            Mehmet.                                            Hastanesinin raporuna göre Erkan’da pnömokonyoz
                                                               vardı. 24 yaşında, 3 çocuk babası, madencilikten
                                                               başka bir iş bilmediği, başka bir iş yapamayacağı
            Esasında daha önce de çok kereler başka işçilerle   kendisine kabul ettirilmiş, kazalara, ölümlere rağ-
            de Mehmet’in bende bıraktığı bu ruh halini hisset-  men hala madencilik yapmak isteyen Erkan’a ma-
            miştim o koltukta. işçi sağlığı ve güvenliğinin fizik   dencilik yapamayacağını anlatacaktım önümüzdeki
            muayene, grafiler, tetkikler, ölçümler, teknik, idari   o birkaç dakika içinde. O birkaç dakika içinde
            önlemlerden ibaret olmadığını, bunların sadece     geçmişinin hatalarını ona aktaracak ve kendisinin
            birer araç olduğunu biliyordum. Çalışma hayatının   ve ailesinin geleceğini madencilikten başka bir işle
            insan odaklı değil, ürün odaklı yönetimi sonucunda   kurgulaması gerektiğini söyleyecektim. Yeniden
            yaz-çiz-kopyala-yapıştır şeklinde risk değerlendir-  yutkundum ve başladım. Daha öncekiler gibi. Ben
            meleri ile,iSGKATiP’de varlık – yokluk üstünden    onlara “sağlığınız” dedikçe onlar bana “işimiz” diyor-
            ölçeklendirilerek oluşturulan yeni değer yargısının   lardı. Ben “nefes” dedikçe onlar “ekmek” diyorlardı.
            acımasızlığıydı bu yaşatılanlar.                   Ben “ölüm” dedikçe onlar “kader” diyorlardı.
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59