Page 57 - Hekimce Bakış Dergisi 86. Sayı
P. 57
Hekimce Bakış 67
Yer yer bulunmuş kömür damarlarında, kömürü
çıkarmak için kompresörü kullanan işçilerin
pozisyonu ters “L” şeklindeydi. Çalışma koşullarının
olumsuzluklarını tasvir etmeye kelimeler yetersiz
kalıyordu. Her kuruşuna kadar hak edilmiş hatta
çok daha fazlası hak edilmiş bir emek.
1946’da Orhan Veli öyle güzel anlatmış
ki üstüne söz söylenmez:
Güneşli bir günde,
Masmavi göreceğiz Karadeniz’i,
Balkaya’dan Kapuz’a kadar
Karış karış biliriz bu şehri nükleer santral, maden işçisi v.b.olarak çalışıp
Eki’nin çiçekli bahçeleri iki yıl boyunca bizzat yaşayarak, araştırarak
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla, yazdığı “En Alttakiler” adlı inceleme kitabı,
Paydos saatlerinde yollara dökülen taşeronlaşmanın ve neo-liberal sistemin çalışma
alanındaki hakları nasıl törpüleyerek kar
Soluk benizli insanlarıyla maksimizasyonu sağladığını gösteren en güzel
Siyah akar zonguldak’ın deresi araştırma kitaplarından biri kanımca.
Yüz karası değil kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası Mart 1983 tarihinden itibaren başladığı
incelemeleri, 21Ekim 1985’de yayınlayan Günter
WALLRAF, “En Alttakiler” kitabında köleliğe
Alman gazeteci Günter WALLRAF’ ın, kılık kadar varabilecek çalışma şartlarıyla sistemin (çok
değiştirerek peruk takıp koyu kahverengi lens uluslu şirketlerin sömürü düzeni diye okuyun) tüm
kullanıp sakal ve bıyığını boyayarak Türk işçi maskesini düşürmüş ve gün yüzüne çıkarmıştır.
Levent Ali kılığında, Almanya’da en kötü koşullarda Bu araştırma sırasında ki olumsuz çalışma
koşullarından dolayı ayrıca sağlığını yitirmiş ve
tedavi görmek zorunda kalmıştır.
Günter WALLRAF kendi kitabı için diyor ki;
“Ben gerçek bir Türk değildim fakat toplumun
maskesini düşürmek için kılık değiştirmek
zorundasınız. Gerçekleri ortaya çıkarmak için
aldatmak ve sahte tavır takınmak zorundasınız.
Ben hala bir yabancının günlük aşağılamalarla,
düşmanlıklarla ve kinle nasıl baş ettiğini
bilmiyorum. Yaşananlar benim beklediklerimi tam
olarak karşıladı. Tabii olumsuz açıdan. Ben Federal
Almanya’da aslında sadece XIX. Yüzyıl üzerine
yazılan tarih kitaplarında yer alması gereken
olayları yaşadım.”
Tüm bu olumsuz koşullar sonucu Soma’da ortaya
çıkan iş cinayetleri arasında belki biraz yüreğimize
su serpecek olan maden ocağından sağ çıkarılan
çalışanlar oldu. Hele onlardan biri vardı ki, Murat
Yalçın’ın “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye
kirlenmesin” sözü tüm ülkede gözyaşlarının
tutulamadığı dakikalara sahne oldu.
O çizmelerdeki kömür karasının bile örtemediği
tertemiz bir yürek, boş daha üstüne ne söylesek…

