Aynalar

Aynalar Uruguaylı yazar Eduardo Galeano’nun son kitabı. 2007 Ayılında başarılı bir akciğer kanseri operasyonu geçiren yazar hastalığının tedavisi süresinde bu kitabını yazmaya başladığını ve bunun kendisine hastalığıyla savaşma gücü verdiğini söylüyor.

Aynalar, evrenin tarihini fotoğrafta görünmeyenlerin gözünden anlatıyor. Resmi tarihin aksine kazananların değil kaybedenlerin, hiçkimselerin, yok sayılanların yani tarihin asıl mimarlarının öyküsünü sunuyor. Galeano diğer kitaplarında olduğu gibi, Aynalar’da da bilindik kavramları tersyüz ediyor ve sorular soruyor. Anormal olan nasıl normal sayılır? (Arjantin’in en yüksek anıtı 19. yüzyılda Patagonya yerlilerini yok eden General Roca adına dikilmiştir, Uruguay’ın en geniş caddesi Uruguay yerlilerinin kökünü kazıyan general Rivera’nın adını taşır).

Galeano bu kitabında tarihi ezilenlerin, yani kadınların, siyahların, yerlilerin, sömürülenlerin, tüm dışlanmışların ağzından yeniden yorumlarken mizahı, ironiyi elden bırakmıyor. Democracy Now’da kendisiyle yapılan söyleşide kitabını şöyle tanıtıyor: ”İnsanın tarihini görünmez olanların gözünden yeniden biçimlendiren, ırkçılıkla, maçolukla, militarizmle, seçkincilikle ve başka birçok izmle sakatlanmış yeryüzünün gökkuşağını yeniden keşfeden 600 küçük öykü. Amacım hiç kimse olmayanlar hakkında hiç kimse olmayanların sesiyle konuşmaktı. Küçük öyküler çünkü ben sözcük enşasyonuna karşıyım, az sözle çok şey anlatmak istedim. Çoğunlukla çok söz hiçbir şey söylememek içindir.”

Galeano, 1940 doğumlu Uruguaylı bir yazar. Gençlik yıllarında pek çok farklı işlerde, 1960’larda da gazeteci olarak çalışmaya başlamış, diktatörlük döneminde bir süre hapis yatmış ve 1985 yılına kadar İspanya’da politik mülteci olarak kalmıştır. Ateş Anıları, Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri, Tepetaklak ve Latin Amerika’nın Kesik Damarları Türkçe’ye de çevrilmiş ünlü kitaplarından bazıları. Latin Amerika’nın Kesik Damarları, geçen yıl Venezüella Devlet Başkanı Chavez tarafından Başkan Obama’ya hediye edildiğinde yazıldığından neredeyse 40 yıl sonra çoksatarlar listesine girmişti.

Kitaplarında Özellikle Latin Amerika’nın yakın ve uzak tarihini anlatır, oralara özgü büyülü gerçekçiliğin şiirsel, esprili diliyle. John Berger’e göre Galeano’yu yayınlamak düşmanı yayınlamak gibidir: Yalanın, kayıtsızlığın, hepsinden öte unutkanlığın düşmanını. “Suçlarımızı bize hatırlattığı için ona minnettarız,” der Berger.

Galeano, 2008’de Aynalar yayınlandığında Meksika gazetesi La Jornada’ya şunları yazar: Hergün gazeteleri okurken tarih dersindeymişim gibi geliyor. Gazeteler söyledikleri ve söylemedikleriyle bana çok şey öğretiyor. Tarih yaşayan bir paradoks;  çelişkilerle yürüyor. Belki bu yüzden suskunluğu sözlerinden daha çok şey anlatıyor ve çoğu kez yalan söylerken gerçeği itiraf ediyor. Kısa bir süre sonra bir kitabım yayınlanacak: Aynalar. Bir tür evrensel tarih, cüretimi hoşgörün. Oscar Wilde ”herşeye direnebilirim, baştan çıkarılma dışında” demiş. İtiraf etmeliyim ki ben de fotoğrafta görünmeyenlerin bakış açısından insanoğlunun serüveninin değişik bölümlerini anlatmanın çekiciliğine dayanamadım. Başka bir deyişle pek bilinmeyenleri anlatmak istedim. İşte bazı örnekler: Adem’le Havva cennetten kovulduklarında Afrika’ya yerleştiler, Paris’e değil. Bir zaman sonra oğulları dünyayı dolaşmaya çıktığında yazı icat edilmişti, ama Irak’ta, Teksas’ta değil. Cebir de Irakta biliniyordu. 1200 yıl önce Muhammed El Harizmi bulmuştu ve logaritma sözcüğü onun adından türetilmiştir. İsimler onları isimlendirenlerle pek uyuşmaz genellikle. Örneğin British Museum’daki Partenon yontuları Elgin mermerleri olarak bilinir, oysa Fidias’ın yonttuğu mermerlerdir. Elgin onları müzeye satan İngiliz’in adıdır.

Özgürlük filozofu John Locke Kraliyet Afrika şirketi adına köle alıp satardı. 1234 yılından başlayarak tam yedi yüzyıl boyunca Katolik kilisesi kadınların tapınaklarda şarkı söylemesini yasaklamıştı, Havva kızlarının sesinin kutsal yerleri kirleteceği düşüncesiyle. Birleşik Devletler’de büyük şirketlerin insan hakları vardır. 1886’da yüksek mahkeme bu hakları özel kuruluşlara da tanımıştı. Çok zaman geçmedi, şirketlerinin insan haklarını savunmak için Birleşik Devletler dünyanın farklı yerlerinde on ülkeyi işgal etti. Bunun üzerine Mark Twain bayraklarındaki yıldızları kurukafalarla değiştirmeyi önermişti. Bir başka yazar Ambroise Bierce ise şöyle diyordu: ”Savaş Tanrı’nın bize coğrafyayı öğretmek için seçtiği bir yoldur.” Galeano kitabını Kaybolan şeyler bölümü ile bitiriyor: “Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl, kanın içinde boğularak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında. Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte. Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay’a gittiğine inanıyordum. Ne var ki, Ay’a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları, ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular. Eğer bunlar Ay’da değilseler, neredeler o zaman? Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyorlar mı?”

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler