Oblo-Oblom-Oblomov = Enkaz-Sınır-Ölüm

Ünlü Rus romancı Gonçarov’un (1812-1891) Oblomov romanı Rusya’da toprak köleliği düzeninin kaldırılmasına yönelik arayışların zirveye ulaştığı 1849-1858 yılları arasında tasarlanmış ve daha sonra bir ay gibi kısa bir sürede kaleme alınmıştır. Oblomov romanı Rus gerçekçiliğinin son dönemi olan eleştirel gerçeklik akımı içinde anılır. Yazar bu romanında Batı edebiyatı ile eş zamanlı olarak 19. yy.’ın ortalarına doğru Rus edebiyatında etkili olan Rus gerçekçiliği ilkelerine bağlı kalmış, insan ve toplum gerçeklerini yansıtan karakterlerini karşıt kavram çiftlerinin taşıyıcısı birer öge olarak kurgulamıştır. Bireyi ve onu da tek bir yönüyle vurgulaması nedeniyle senkretik gerçeklik ve klasisizm öğelerini içerdiği de söylenir.

Gonçarov ile aynı dönemde yaşamış olan döneminin beş edebiyat tanrısı Fyodor Mihailoviç Dostoyevski (1821-1881), Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910), şair İvan Turgenyev (1818-1883), Gogol (1809-1910) ve Puşkin (1799-1837)’dir. Eleştirmenlerce Gonçarov’un Oblomov romanında Gogol’ün ve Puşkin’in gerçekçi roman karakterlerinden esinlendiği, bu edebiyat tanrılarının eserlerine eş değer kıymette bir ürün verdiği söylenir. Roman yayınlandığı sırada modernizm hem zihinsel hem toplumsal yaşayış ve bireysel gelişme, hem de özgürlük gibi kavramların yanı sıra ekonomik ayağı olan kapitalizm adı altında Batıdan tüm dünyaya yayılmaya başlamış ve yavaş yavaş Rusya’ya da girmişti. İnsanların yaşam tarzı, kültürel hayatı, insan ilişkileri ve ekonomi dönüşüm geçirmeye başlamıştı. Bu yüzden Gonçarov Oblomov’da Rusya’nın bu dönüşüme ayak uyduramayan Rus insanının trajedisine odaklanmış ve yeni bir terim ortaya çıkarmıştır: Oblomovluk. Oblomov karakteri tek boyutlu, tipik bir karakterdir. Romanda onun temsil ettiği feodal kökenlerinden kopamayan Rus insanı, modernizmin şekillendirdiği Batı insanını temsil eden tezat karakter Scholtz ile kıyaslanarak aktarılır. Nesnel bir bakış açısıyla kaleme alınan romandaki karakterler gerçekçiliğin “karşıtlık veya deterministik ilkesi” çerçevesinde ele alınarak daha anlaşılır kılınır. Romanda Oblomov’un uşağı Zahar ile efendi Oblomov, Oblomov ile Scholtz, Olga ile Matveyevna karşıtlığı kurularak ana karakter Oblomov’un kişisel özellikleri ve yaşamı çevresindekilerle kurduğu ilişkiler aracılığıyla daha anlaşılır bir biçimde aktarılır. Oblomov’un çevresindekiler onun daha net görülmesi için bir tuvali çevreleyen bir çerçeve gibidirler. Özellikle de İlya Oblomov ve Andrey Şcholtz karakterlerinin her biri karşıt bir kavramı sırtlanmış; eski ile yeni, gelenek ile modern, Doğu’yla Batı karşıtlığını temsil eden birer kavram taşıyıcısı karakter durumundadır. Her yönden tamamen zıt olan bu iki adamın, hem karakter olarak hem de ailelerinden aldıkları eğitim açısından birbirleriyle anlaşmaları mümkün değildir. Buna rağmen ikisi arasında çocukluğun saflığından ve Oblomov’un temiz kalpliliğinden gelen derin bir sevgi ve dostluk ilişkisi kurulabilmiştir. Oblomov Scholtz’u olduğu gibi kabullenir ve severken Scholtz Oblomov’u olduğu gibi kabullenmez ve durmadan değiştirmek ister. Bazı incelemelerde Oblomov romanının Batı’ya özgü modern düz- çizgisel – lineer zaman algısına ters, Doğu’ya özgü döngüsel zaman kurgusunun üzerine kurulduğunun altı çizilmektedir.

Kitabın ana karakteri Oblomov’un adı onun tragedyasını oluşturan nedenlerin özünü açıklamak adına Rusça’da “Oblom” olarak kullanılan Türkçe’de “enkaz” anlamına gelen sözcükten ve aynı zamanda Rusça’daki sınır ve çember anlamlarına gelen Oblo’dan türetilmiştir. Bu isimlendirme ile Oblomov karakterinin bir çember içinde yetiştirilmesi veya hayatın içinde kıpırdayamayacak şekilde sıkışması vurgulanmaktadır. Enkaz anlamına gelen “Oblom” kökünü içinde barındıran Oblomov karakterinin adının romanın içeriği ile örtüşüyor olması nedeniyle eponim isimlendirme olarak değerlendirilebilir. Romanın yazıldığı yıllar Rusya’da feodalitenin çöküş dönemine denk gelmekte, romanın tipikleştirilmiş ana karakteri de bu yıkımı temsil etmektedir. Eser gerçekçi romanların bir özelliği olarak farklı katmanlarda okumalara açıktır. Eserde ele alınan konu ilk başta kanepesinde uzanmış tembel bir adamın uzun hikâyesi olarak görünse de, aslında esas anlatılmak istenilen derindeki olgu ya da kavram “Oblomovluk”tur. Oblomov’un kişisel yaşantısının arka planında insanlardaki ahlaksal çöküş ve çürüme işlenmektedir. Devlet kurumlarının çürümesi; köy&kent, aristokrasi&burjuva, efendi&köle, gelenek&modern, Doğu&Batı diyalektiği, bunları temsil eden karakterlerden oluşan bir öykü etrafında ayrıntılı olarak verilir. Hem kültürel hem de sosyopolitik ve ekonomik olarak kendisini dayatmakta olan modernizme uyum sağlayamayarak arada kalmış olan; “Oblomovluk” kavramının taşıyıcısı İlya Oblomov karakteridir. Romanda Gonçarov’un kendi hayat hikayesinden izler bulunur. 1850’li yıllardaki Rusya’da toplumun gelişmesine neredeyse hiçbir katkısı bulunmayan derebeyleri çocuklarının da yeni düzene ayak uydurmasını sağlayamamıştır. Oblomov da ailesi tarafından el üstünde tutulmuş, eğitimine titizlik gösterilmemiş, hiçbir işini kendisi yapmamış, ayakkabıları bile uşağı Zahar tarafından giydirilip çıkarılmıştır. Burada açıkça derebeylik dönemindeki pedagoji eğitimi eleştirilmektedir. Kitapta bu çocukların değişen yaşantıya ayak uyduramayıp, ne yapacaklarını bilemez durumda, ısrarla eski kayıtsız yaşamlarını sürdürmelerinin Oblomov’ların ortaya çıkmasına yol açtığı şeklindeki bir düşünce temellendirilir. Oblomov’un kayıtsız bir insan haline gelişinde etkin bir rol oynayan , sahibi olduğu köy, yani Oblomovka, yaşayışı, gelenekleri ve çalışma düzeniyle eski Rusya’nın sembolüdür. Böyle bir aile ve sosyal ortamda yetiştirilen Oblomov, Peterburg’daki hayata ayak uyduramamış ve kent (Peterburg) ile köy (Oblomovka) arasında sıkışıp kalmış, ne tam olarak köylü ne de kentli olabilmiştir. Bir derebeyi olarak elinden herhangi bir iş gelmemekte, diğer yandan bir birey olarak çevresindeki insanların yaşadığı çıkara ve gösterişe dayalı yaşantıyı da eleştirmektedir. Rusya’da toplumsal-kültürel ve kişisel-ahlaki çürüme gerçekçi sanat özellikleri taşıyan sosyopsikolojik roman kahramanları ile kendisini gösterir. Puşkin’in Yevgeni Onegin’i ve Herman tiplemesi ile Lermantov’un “Peçorin”i daha sonra farklı adlar altında Gonçarov’un Oblomov romanında da kendisini gösterir. Peçorin de Oblomov ve türevleri gibidir: Bu karakter, hiçbir alanda yeteneklerini kullanamayan, idealleri olmasına karşın hedeflerine ulaşamayan, sözde çok iş başarmak isteyip de başaramayan, toplumla, kendi iç dünyasıyla ve hayatın gerçekleriyle çelişen soylu aydın kesimini temsil eder. Oblomov’u hareketsiz kılan hem kişisel hem de toplumsal çatışmayı aynı anda yaşamasıdır. Bu çelişkiler onu hiç kıpırdayamaz duruma sokar. Oblomov büyük bir değişimin arifesinde, derebeyliğin ve köleliğin kalkmaya yüz tuttuğu bir dönemin Rusya’sında, onu sağından solundan çekiştirenlerin ortasında, alışkanlıklarıyla, hayalleri, temiz kalbi ve dürüstlüğüyle olduğu gibi, ne yapacağını bilemeden kala kalır. O aristokrasinin son yansımaları, son nefesleridir. Oblomov ölmüş, ancak onunla beraber aristokrasinin vicdanı da ölmüştür.

 

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler