Beyaz Önlük Siyah Şapka

‘’İlaç pazarının size ters geldiği an gerçekten ihtiyaç içindeki insanlarla karşılaştığınız andır’’

Hayat kurtarması, hastaları iyileştirmesi beklenen “beyaz önlüklü” tıp, her ne pahasına olursa olsun daha çok satmak isteyen “siyah şapkalı” agresif bir endüstriye dönüştü. İşte modern tıbbın karanlık yüzüne yolculuk tam da bu dönüşümün hikâyesi aslında.

Bir hekim ve etik uzmanı olan Carl Elliott, “Beyaz Önlük Siyah Şapka” adlı kitabında, tıp dünyasına eleştirel gözle farklı cephelerden bakıyor.

Endüstri, hastaların karşılık bulamamış gereksinimlerine ilaçla çözümler üretir. Hastalıkların nedenlerinin anlaşılmasındaki ve önlenmesindeki başarısızlığının, ilaç endüstrisinin bugünkü başarısında katkısı vardır.

Kitap altı bölümden oluşuyor. Kobaylar,  hayaletler, tanıtım elemanları,  kanaat önderleri, basın sözcüleri ve biyoetik uzmanları.

Kitapta sadece kanıta dayalı tıp bilimi anlayışının hekimliği meslek ve sanat olmaktan çıkardığı, hekimliğin yayın sayısı, TUS puanı, yeterlilik sınavı gibi bir takım rakamsal değerlere bağlandığı akıcı bir dille anlatılıyor.

Günümüzde bir dizi toplumsal değişikliğin, tıbbı nasıl ticari bir iş haline getirdiğini görmekteyiz. Kobayların davasına öncülük eden avukat Alan Milstein “Kobaylık, zenginler daha iyi ilaçlara kavuşsun diye yoksulların yaptığı bir şey” ifadesini kullanmakta.

Tanıtım elemanlarının doktorları ilaç yazmaya nasıl ikna ettikleri,  “kota”yı tutturmak için neler yaptıkları, hangi taktiklerin işe yaradığı, ikramiye ya da ödüllerin neler olduğunu çarpıcı bir şekilde görmekteyiz.

Her nekadar reçetelere tabi ilaçlar bir mal gibi alınıp satılsa da ilaçları kimse tüketici ürünü olarak görmek istemez. Bireyin hayatı tehlikede olduğunda çoğumuz ilaç satışlarını tüketim kapitalizmine teslim etmeyiz. Ama bir halkla ilişkiler uzmanı ilacı pazarlamaktan daha çok ilacın satılması için ortamı dikkat çekmeyecek şekilde manüple eder. Bunun için VNR (görüntülü haber bülten) çok idealdir hatta Micheal Friedman’ ın da dediği gibi ortada sıkı bir haber yoksa hastalık açısından ele alınıp acı çekmiş, ilacı alıp iyileşmiş biri bulunur yada ünlü toplum tarafından sevilen bir kişi kullanılır. Diğer bir yöntemde çoğunun arkasında sermaye şirketlerinin olduğu TV programları arasına konulan grip aşısı olun, mamografi çektirin, kollestrol düzeyini ölçtürün diye mesajlar veren kamu hizmet duyuruları vardır.

Sağlık iletişim ajanslarının çoğu hem bilimsel makaleler hem de pazarlama malzemesi hazırlatıyor. Pazarlamanın vazgeçilmez parçası,  gerçekleri mesajına uygun şekle büründürmektir.

Hastalık markalaştırma; potansiyel hastaların gözünde kamuoyu algısını şekillendirmektir. Önce hastalığın reklamını yaparak insanların düşüncesine sızmayı amaçlar. Reklamların gücü o kadar fazladır ki reklamlar için harcanan her 1 dolar 4.20 dolarlık kazanç sağladığını Kaiser Aile Vakfı 2003 yılında yaptığı bir çalışmada ortaya koymuştur.

Belki de en aklı almaz olanı Meck ‘in 2004 yılında, pazardan çekmek zorunda kaldığı Vioxx için yaptığı  hayalet yazarlar ve hayalet yazılar çıkarmak olmuştur.

Reçeteye tabi ilaçların bir mal olmasına, satışına, reklamına o kadar çok alışmışız ki işler başka türlü yürümez gibi geliyor.

İşin içine sermaye girdiğinde etik ve tarafsız araştırmalardan konuşmak pek gerçekçi gözükmemektedir. Tıpkı kurulduğu 1970’lerde, tıp fakülteleri ve hastanelerdeki gönüllü araştırmacılardan oluşan bağımsız etik değerlendirme yapabilen ama sermaye ile ilişkiye girdiğinde bağımsızlığından uzaklaşan ve varoluşunu ilaç şirketleri ve sponsorlardan aldığı paraya bağlayan ve ‘müşterisini memnun etmeye çalışan’ kurumlara dönüşen ‘Kurumsal İnceleme Kurulları’ gibi.

 

Dr. Ayşe Betül Yapa

Dr. Pelin Şavlı Emiroğlu

Yazarın Diğer Yazıları
deneme bonusu veren siteler yeniokul.net casino deneme bonusu veren siteler