Kağıt Ev
Kitap tutkusu üzerine pek çok deneme yazan Alberto Manguel gibi bir Arjantinli olan Carlos Mario
Dominguez’in Kağıt Ev romanı, kitapların evreninden okurlara, bibliyofillerin sıradışı dünyalarına uzanan bir kitap güzellemesi.
Kitapçıdan satın almış olduğu Emily Dickenson’un Şiirler’ini okuduğu sırada bir arabanın altında kalarak ölen edebiyat profesörü Bluma Lennon romanın kahramanı gibi sunulsa da aslında anlatılan kitaptır, kitap tutkunluğudur. Bu tutkunun çevresinde gelişen dile getirelememiş bir aşkın da öyküsüdür.
Bluma’ya ölümünden sonra gelen postadan çıkan bir kitap yerini alan profesörün ilgisini çeker: Garip
biçimde toz ve çimento artıklarıyla kaplı kitap, Joseph Conrad’ın Gölge Hattı romanıdır. Gölge Hattı, trafik (kitap demek de mümkün) kazasında ölen Bluma ile Uruguaylı bibliofil Brauer arasındaki hattır aslında.
Kağıt Ev, bu kitabın gizinin peşine takılıp kitap koleksiyonerlerinin, okuma tutkunlarının önlenemeyen kitap aşkını, takıntısını anlatır. Kitap ‘’deliliği’’ okumaktan pek hoşlanmayanların kavrayamacağı boyutlara varır. Kitaplar evlerin kitaplıklarında sessizce ve masumca ilerleyip tüm evi işgal altına alabilir çoğu kez. ‘’Bir kitaptan kurtulmak bazen sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlayışıyla tutunurlar insana. Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.’’
Kitaplar çoğu kez tehlikelidir de. Bluma Lennon’un başına gelen metaforik tehlikeden öte siyasal tehdit nedeniyle cezalandırılan kitaplar da vardır. Naziler 1933 te Berlin Bebelplatz’da, hem de Hukuk Fakültesinin önünde toplum için ‘’zararlı’’ gördükleri kitapları yakarlar. İçlerinde Alman halkının yüzakı, onuru pekçok yazarın kitapları da olan müthiş bir katliam yaşanır. Bugün aynı alanda cam bir zeminin altında boş kitap raflarının sergilendiği bir anıt yer almakta.
Kitaplar kadar yazarları ve okurlarını da potansiyel tehlike sayan yönetimler hala varlıklarını sürdürüyor ne yazık ki. (Basılmamış kitabın yazarını tutuklamak gibi akılötesi örnekler de var.)
Kağıt Ev kitapların dürtülediği çılgınlıkları anlatır, tehlike yaratan kazalardan, kitap tuğlalardan yapılmış evlere dek. Ama aynı zamanda kitapların yaşama tutkumuzun, gerçeği arama maceramızın nedeni olduğunu da unutturmadan. Tehlikeli ama bir o kadar da heyecan verici bir macera. Kitap aşkının en dokunaklı örneği Ray Bradbury’nin ünlü Fahrenheit 451 kurgu romanında anlatılır: İnsanlar yakılan kitapları sonraki kuşaklara aktarabilmek için ezberlerler. İnsanoğlunun okuma tutkusu yazıyı bulduğundan beri sürüyor, tüm yasaklara rağmen.
Yazar ve aynı zamanda yayıncı da olan Enis Batur’un KiTAP EV’i de Dominguez’in KAĞIT EVi gibi kitap tutkunluğu üzerine yazılmış yarı kurgusal yarı biyografik bir uzun anlatı. Kendisine tanımadığı birinden miras kalan camdan bir kitap evle başı derde giren yazar kitaplarla olan ikircikli ilişkisini, yakınlarının bile kavramakta zorlandığı takıntılı tutkunluğunu, huzursuz bağımlılığını anlatır.
Peter Sis’in benzersiz desenleriyle bezeli KAĞIT EV ile Enis Batur’un KİTAP EVİ. Birbirini tamalayan bu iki kitabı peşpeşe okumak kitapseverler için unutulmaz bir deneyim olacaktır.