TUS’un kuru mu?
Soru;
Kazanan kazanmadığını, kazanmayan kazandığını, kazandığın yerin aslında kazandığın yer olmadığını, kazanmadığın yerin aslında kazandığın yer olduğunu, bir yıl sonra sınava giren adaylara duyuran kurumun adı?
TUS’un kuru mu?
Yanıt;
ÖSYM ve YÖK…
Doktor oldunuz…
Gecenizi gündüzünüze kattınız.
Mecburi hizmete gittiniz.
Eşiniz daha yeni asistan oldu, başka şehirde kaldı.
Hem nöbet tuttunuz, hem de sınava çalıştınız.
Uzmanlık sınavına hazırsınız…
Kolay değil…
Bir ömür dirsek çürüttünüz…
2 saatte hayatınız değişecek.
Mesleğiniz, nerede yaşayacağınız, hatta kim ile evleneceğiniz.
Çocuklarınızın nerede doğacağı bile bu sınava bağlı…
Çok şükür çalıştınız.
Hadi hayırlısı …
Sınav günü geldi…
Fena geçmedi…
Sonuçlar açıklandı;
– Hacettepe Dahiliye Uzmanlığı’nı kazandınız.
Eşiniz Adana’da uzmanlık yapıyor.
Şimdi siz Ankara’ya taşınacaksınız.
Eşiniz Adana’da kalacak…
Çocuk annenizin yanına İstanbul’a…
Aileniz bölündü, huzurunuz kaçtı, çocuğunuzdan ayrıldınız.
Ama olsun… Yıllardır ( 10 yıl) çabaladığınız uzmanlığa girdiniz.
Her şey yolunda giderse, uzmanlık, nöbet, yokluk, mecburi hizmet derken 10 yıl sonra aile- niz ile tekrar buluşacaksınız.
Anan ve babanla buluşma için daha 20 yıl bekleyeceksin…
Olsun… Çok şükür ihtisasa başladın…
Ev kirası, tekrar bekarlık, gece nöbeti, ayda bir eşini, çocuğunu, bayramdan bayrama ananı, babanı göreceksin…
ama olsun sınavı kazandın…
Hacettepe Dahiliye uzmanlığı başladın, aradan bir yıl geçti…
Ve YÖK’ten ve dolayısıyla TUS sınavlarını yapan ÖSYM’den bir mektup gelir ;
– Kusura bakmayın … siz aslında dahiliye değil, cerrahi uzmanlığı kazanmışsınız…
Bir başka uzmanlık öğrencisine;
– Pardon, kazanmıştınız ama yeniden baktık, artık kaybettiniz…
Kazanamadığı için bunalıma giren başka bir hekim arkadaşa da mektup gelir;
– Affedersiniz, geçen yıl “başarısız” diye mektup göndermiştik, aslında “kazanmışsınız”
Bu geri zekalı kifayetsiz durumlar nerede olur? derseniz…
Geçen hafta sevgili ülkemde oldu.
TUS sınavıma giren binlerce doktorun bir yıl sonra aslında “kazandıkları yerlerin kazanmadıkları yerler” olduğu, “kazanmadıkları yerlerin, kazandıkları yerler” ile değiştiği, “kazanamayanların aslında kazandığı” , “kazananların aslında kazanamadığı” gibi gayet açık, net, adil bir durum oluştu.