Van Gogh’un doktorları
Rahip Theodorus Van Gogh’un oğlu, 1853 doğumlu Vincent Van Gogh. 37 yıl 4 ay süren fırtınalı, tutkulu ve hüzünlü bir yaşama sahiptir. Özünde yaşadığı ilkel acı ve mutsuzluğu, bize resimle açtığı özel ve imtiyazlı pencereden gösteren, dünya üzerinde yabancı bir insandır o. Lanetlenmiş, istenmeyen ve var olmak için hiçbir nedeni olmayan bu adam Auvers’te resimlerini çizdiği tarlalardan birinde, bir revolverin ucundan çıkan kurşunla intihar ediyor. Ne yazık ki bu intihar sürpriz değil. Van Gogh’u özellikle hayatının son üç yılında ciddi şekilde etkilemiş olan akıl hastalığı için bugüne kadar 30’dan fazla teşhis veya olası sebep ileri sürülmüştür. Bunlardan bazıları, şizofreni, bipolar bozukluk , frengi, boya zehirlenmesi (soluma veya yutma yoluyla), Ménière hastalığı, temporal epilepsi ve güneş çarpmasıdır. Kötü beslenme, aşırı çalışma, uykusuzluk ve alkol düşkünlüğü, muhtemelen hastalığın etkilerini artırmıştır.
Van Gogh’un özellikle son dönem eserlerinde açıkça görülen sarı renk düşkünlüğünün de tıbbi bir bozukluktan kaynaklandığını ileri sürenler olmuştur. Bu konudaki teorilerden birine göre, Van Gogh’un bolca içtiği apsentte bulunan tüyon adlı madde, zaman içinde Van Gogh’un görüşünü bozarak nesneleri sarımtırak renkte görmesine sebep olmuş, bu da ressamın eserlerine yansımıştır. Bir başka teoriye göre, Van Gogh’a hastalığının tedavisi için yüksek dozlarda yüksük otu verilmiştir, ve yüksük otunun sarımtırak görüşe veya sarı lekeler görmeye sebep olduğu bilinmektedir.
Van Gogh yaşamı boyunca üç doktorun portresini yapmıştır. Psikiyatrik sorunlar, alkolizm, cinsel yolla bulaşan bir çok hastalık nedeniyle yaşamı boyunca çok sayıda hekim ile karşılaşmak zorunda kalan Van Gogh için belli ki bu üç hekimin ayrı bir yeri vardır. Bu hekimlerden ilki Dr Hubert Amadeus Cavenaille’dir. Van Gogh, frengi ve bazı mide barsak sistemi yakınmaları nedeniyle 1886 yılında tedavi için başvurduğu bu hekime vizite parasını ödeyemediğinden portresini yapmayı teklif etmiştir.
Van Gogh’un yaşamına giren hekimlerden bir başkası Dr. Felix Rey’dir. Temporal lob epilepsisi tanısı ile hastasını takip etmiştir. Halen Moskova’daki Puşkin Müzesinde sergilenen “Porträt des Dr. Felix Rey” isimli muhteşem yapıtı armağan olarak kabul eden Dr Félix Rey, pek beğenmemiş olacak ki, onu tavuk kümesindeki bir deliği kapatmak için kullanmıştır. Kayıtlar da doktorun hastasından nefret ettiği ve bu yüzden hediyesini bu şekilde kullandığı bile geçmektedir. 1901 yılında bulunan resim sanat tarihçileri tarafından müzeye teslim edilmiştir.
Dr. Felix Rey’ in portresi
Van Gogh’u asıl etkileyen Dr. Paul Ferdinand Gachet’dir. Van Gogh, Dr. Gachet için şunları yazmaktadır. “Benim için gerçek bir dost hatta ikinci bir kardeş olmuştur. Fiziksel ve akıl olarak birbirimize çok benzemekteyiz. Kendisi de benim gibi sinirli bir insandır ve davranışları da çok tuhaftır”. Van Gogh annesine yazdığı bir mektupta “Bana dengemi koruyabilmem için en iyi şeyin resim yapmak olduğunu söylüyor” demektedir. Van Gogh, Dr. Gachet’in portresini bir eskiz, bir gravür ve iki yağlı boya olarak yapmıştır. Dr Gachet’in resmedildiği Pipolu adam (L’homme a la pipe) isimli muhteşem gravür halen Amsterdam’daki Van Gogh müzesinde sergilenmektedir.
Yağlı boya tablolardan biri Ryoei Saito adlı Japon iş adamı tarafından rekor bir fiyata satın alınmıştır. Ryoei Saito resme o kadar bağlanmıştı ki öldüğünde kendisi ile yakılmasını istemişti. Ancak sonra fikrini değiştirdi ve tablo devlete geçti.
Dr Gachet’in portresi
Doktor Gachet’in Portresi -1890- Musee du Jeu de Pavme, Paris Resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür. Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağındadır ve başını destekler. Düşünceli ve kederli görünümlü Doktor Gachet , Van Gogh’un belirttiği gibi sinirli olduğu kadar hasta da görünmektedir. Figürün yüzünde melankoli, hüzün, çaresizlik ve umutsuzluk hakimdir. Bu hüzün resmin her yanına yayılır. Bütün renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar. Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu duygusal ruh halini açığa vurur. Üzerindeki lacivert ceket ve arka planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir. Van Gogh doktoru kolunun altında kitapları ve ilginç olarak o sırada ressamın tedavisinde kullanılan yüksük otu ile resmetmiştir. Yüksük otunda biz hekimlerin kalp hastalıklarında kullandığı digitoxinler bulunmaktadır. İlginç olarak bir meslektaşım olan göz doktoru Peyrot da haleli görüşünü boya zehirlenmesine bağlamış ve yine tedavi de bu bitkiyi kullanmıştır.
27 Temmuz 1890’da resim malzemelerini alıp bir tarlaya yürüyen Van Gogh, kendisini tabancayla göğsünden vurdu. Sendeleyerek kaldığı otele döndü ve yatağına uzandı. Kanamayı fark eden otel sahibi, kasaba doktoru Mazery’yi ve Van Gogh’un doktoru Gachet’i çağırdı. Doktorlar, mermiyi çıkarmanın çok riskli olacağına kanaat getirip, kardeşi Teo’ya hemen gelmesi için haber yolladılar. Vincent Van Gogh, 29 Temmuz 1890 sabahı 01:30 sularında, kardeşi Theo’nun kollarında öldü, ve Auvers-sur-Oise’a gömüldü.