Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var… ya Frappe nin?
Kendine özel hazırlanma şekli, sunulması ve içimindeki törensel farklılıklar ile tüm dünyada “ Türk Kahvesi” olarak tanınan ve aranılan kahve; Arapça’da “keyif veren içecek” anlamına gelen “ Qahwah” kelimesinden türemiştir. Metabolizmayı hızlandırıp, yağ yakımını kolaylaştırması yanında. Uyarıcı özelliğiyle de yorgunluğu alır ve keyif verir.
Etiyopya’da yaşayan bir keçi çobanının, kahve meyvesi yiyen hayvanların daha enerjik ve hareketli olduğunu fark etme-siyle kahveyi keşfettiği söylenir.
Kahve Arap Yarımadası’nda “sihirli meyve” olarak bilinir ve hastalıklara şifa olduğuna inanılırdı.
Osmanlının Arap Yarımadasına hakim olmasıyla birlikte, Türkler kahveyle tanıştılar. Kahve, Osmanlı sarayında ve halk arasında sevilen bir içecek olur. Türklerin kendilerine has ka-vurma, öğütme, pişirme ve sunum şekliyle, önce Avrupa’da daha sonra tüm dünyada Türk Kahvesi olarak kabul görür.
Osmanlıdan itibaren ham haldeki yeşil renkli kahve çekir-dekleri iyice kavrulduktan sonra ahşap kaplarda bekletilerek soğuması sağlanır. Soğuyan kahve çekirdekleri metal ya da ahşap değirmenlerde çekilerek veya dibeklerde dövülerek inceltilir. Toz haline gelen kahve artık pişirmeye hazırdır.
Türk Kahvesi’nin Pişirilmesi
Türk Kahvesi geleneksel olarak içi kalaylı bakır cez-velerde pişirilir. 1 fincan Türk Kahvesi için tepeleme 1 çay kaşığı kahve ve isteğe göre şeker ilave edilir. Kah-ve, 1 fincan su eklenerek kısık ateşte pişirilir. Közde pişirilen kahve ağır ağır piştiği için daha lezzetli olur.
Pişirme esnasında düzenli aralıklarla karıştırılması önemlidir. Kaynamaya başladıktan sonra üzerinde oluşan köpük fincana alınır ve bir kez daha cezve ate-şe konur. İkinci kez kaynayan kahvenin yarısı fincana boşaltılır ve son olarak cezvede kalan kahve bir kez daha kaynatılır. Cezvede kalan telve kısmı da finca-na boşaltıldıktan sonra bir süre telvenin dibe çökmesi beklenir. Böylece Kahveniz afiyetle içmeye hazırdır.
Türk Kahvesinin sunulması da kendine özel bir törensellik içerir.
Türk Kahvesi aslında şekersiz pişirilen bir kahvedir. Kahvenin yanında diğer bir Türk lezzeti olan lokum ikramı ile alınan keyfin artması beklenir. Sunulan tepside iki fincan kahve olması makbuldür. İçmeye başlamadan önce kahvenin yanında ikram edilen su ile ağız temizlenerek kahvenin tüm aromasının his-sedilmesi sağlanır. Kahveden hemen sonra içilen su ise pek hoş karşılanmaz çünkü bu kahvenin beğenil-mediğini anlatır. Kahvaltı (kahve altı) ismi kahveden önce yenilen yemek anlamına gelir. Genelde kahvaltı ve öğle yemeklerinden sonra tüketilir ki gün enerjik bir şekilde geçirilsin.
Frappé ise soğuk içilen bir kahve türüdür. Üstü köpük kaplı bu soğuk kahve, hazır kahveden yapılan popü-ler bir yaz içeceğidir.
Frappe ilk olarak 1957 yılında Selanik’te yapılmıştır. Yunanlılar; standart hazır kahveyi sıcak su yerine soğuk su ile hazırlamayı denemişler ve tesadüfen de olsa Frappe’yi bulmuşlardır..
Bu tarihten sonra Yunanlılar Frappe’yi ulusal kahve içecekleri olarak benimsemişlerdir. Yunanistan’dan hızla komşu ülkelere yayılan Frappe, bugün yaygın şekilde içilen bir soğuk kahve türüdür. Adı neden Frappe diyorsanız yabancı isimleri benimseyen ve havalı bulan bir tek biz değiliz.
Frappe Nasıl hazırlanır ?
Frappe’yi popüler kılan temel özelliği çabuk ve kolay-ca hazırlanır olmasıdır.
– Bir kaba ya da karıştırıcıya 2 tatlı kaşığı hazır kahve ve şeker koyduktan sonra, 4-5 tatlı kaşığı su ekleyip 30 saniye kadar çalkalayın.
– Uzun bir cam bardağın dibine bir kaç parça buz ko-yup, çalkaladığınız karışımı bunların üzerine yavaşça dökün.
– Bardağa çok az soğuk süt ekleyip, kalan kısım için soğuk su ilave edin.
Herhangi bir hazır kahveyi değilde frappe için ha-zırlanmış kahveleri kullanmak ve ilk karışımın süt ile değilde su ile yapılması daha iyi bir sonuç için öne-rilmektedir.
Frappe Çeşitleri
Hazırlanışında küçük farklılıklar yaparak değişik Frap-
pe’ler yaratmak mümkün. Su yerine tamamen süt kullanarak hazırlanabildiği gibi . Dondurma, krema ve alkollü içecekler de Frappe’ye eklenebilmektedir.
Sözün özü Kahve ne kadar Türk ise Frappe de o kadar Yunanlıdır.
Zaten gönül ne kahve ister ne kahvehane, Gö-nül sohbet ister kahve baha-ne…
Bir kahvenin kırk yıl
hatırı olduğu doğ-
rudur…
Ya Frappe’nin?