Page 82 - Hekimce Bakış Dergisi 98. Sayı
P. 82

Önüne çıkan izbanduta takılınca   yol açın! Bir hayırsever Türk evladı   mezelerle donattırıp kadeh kaldırdılar,
                                                                                                                                      ilerlemesi durdu. Sağından solundan   taksi çevirsin! ”              “ Hadi bakalım Nihat Bey,
                                                                                                                                      geçmeye çabalasa da beceremedi. Öne                                 millicilerin şerefine! ”
            iÇiMiZE                                                                                                                   doğru eğilip adamdan izin isteyecekti    Refik onlara yetişemeden kalabalığın   Öteki edepsiz edepsiz sırıttı,
                                                                                                                                      ki Sansar Refik’le burun buruna geldi.
                                                                                                                                                                        arasında iri gövdesiyle kala kalmıştı.
                                                                                                                                      Hayati’nin korku dolu gözlerini fark   Şuursuz kalabalıktan bir genç irisi    “Yahu Hayati ağabey, bak
            BAKIŞ                                                                                                                     edince yarma kalıplı adama Nihat da   peşlerine takılıp kendi arabasının arka   aklıma ne geldi. Haftaya Aksaray
                                                                                                                                      alıcı gözle baktı. Herif, Hulusi Komiser’in
                                                                                                                                                                        kapısını açtı hemen. Arka koltuğa
                                                                                                                                                                                                          Meydanı’nda sendikacıların
                                                                                                                                      başyardımcısı, insafsız mı insafsız,
                                                                                                                                      dayakçı Refik’ten başkası değildi. Refik   geçtiler. Nihat’ın yalandan inlemeleri   mitingi varmış diye duydum.
                                                                                                                                                                        Taksim Hastanesi’ne kadar sürdü. Acil
                                                                                                                                                                                                          Madem bu kadar rahat oldu bu iş,
                                                                                                                                      Komiser uğursuz ikiliyi fark edince   servisin kapısının önüne gelince Hayati   orada da yapsak ya, ha ne dersin? ”
            Dr. Ömer Levent SOYDİNÇ  |  leventsoydin@yahoo.ca
                                                                                                  hekimcebakis.org
            MİLLİCİ HAYATİ



            Havanın ayazına aldırmadan toplanan   Barbut Hayati ile Çarpık Nihat aylardır   imrenerek baktı Nihat. Hiç böyle
            heyecanlı kalabalığın arasına kurşun   bu günü bekliyorlardı. İstanbul   yakası kürklü bir paltosu olmamıştı.
            gibi daldı Barbut Hayati. Türk Ocağı’na   piyasasının en hızlı, en sinsi, en   Son girdikleri konağın sahibi yaşlı
            kayıtlı gençler ve üniversitelilerle   fırsatçı yancıları bu ikisidir. Maçka’daki   büyükelçinin gardırobundan çıkanlar
            birlikte ne kadar millici memur, esnaf   büyük karakolu gün geçmiyor ki   olmasa bu planı da yapamazlardı
            varsa bir araya gelmişti 1944 yılının   ziyaret etmesinler. Baş Komiser   aslında. Zavallı adamın kıyafetleri
            Nisan ayının o perşembesi. Beşiktaş   Hulusi Türkmen artık illallah etmişti   Hayati uğursuzuna cuk oturmuştu.
            Meydanı hiç alışık olmadığı kalabalığa   ikisinden de. Ara sıra yaptıkları küçük   Hal böyle olunca cepçilik vazifesini
            ev sahipliği yapmakta güçlüğe     vurgunlarda iç ettikleri üç beş kuruşun   Hayati, erketeye yatma işini de Nihat
            düşmüştü doğrusu. Yıldız Yokuşu   peşine düşmekten çoktan vazgeçmişti;   üstlenecekti elbette. Kalantorlarla dolu
            tarafından hala akın akın gelenler vardı.   ancak bu ikisi bazen gemi azıya   meydanda fark ettirmeden çalışmak
            Barbaros Hayreddin Paşa Heykeli’nin   alıp olmayacak kodamanların cebini   için böyle aynalı kıyafetler lazımdı
            açılış merasimini fırsat bilen Millici   boşalttıklarında duruma müdahale   onlara.
            Yusuf ve şürekâsı gövde gösterisine   ediyor, huzuruna getirttiği iki çakalın
            günler önceden hazırlanmaya       aldıklarını zorla geri verdiriyordu.    Kürsüdeki hatip hızını almış, bas
            başlamıştı. Ağzı laf yapan iki de   Böylece malum zevatla arayı hoş   bas bağırarak Ergenekon’dan nasıl
            edebiyat fakültesi doçenti davetliydi   tutuyor, yerini sağlama almış oluyordu.   çıktığımızı, Türk’ün yolunu aydınlatan   şeytan görmüş gibi oldu. Demek ki iş   adamla önce uzun uzun doyasıya   Hayati elindeki ucu yamuk çatalı
                                                                                Asena’yı, kor alevlerde eritilen has                  başındaydılar. İri kollarını Hayati’nin   kucaklaştı, sonra da,     barbunya pilakiye daldırdı,
                                                                                demirleri çelik örslerde döverek                      sıska beline tam doluyordu ki Nihat’ın                              “ O iş o kadar kolay değil birader.
                                                                                keskin kılıçlara çeviren Türkoğlu Türk                ayaz görmemiş çığlığı inletti ortalığı,   “ Sağ ol var ol Türk’ün has evladı!   Sen millicilerle sendikacıları
                                                                                demircileri anlatmaya başlamıştı.                                                       Ben onunla ilgilenirim artık. Hadi   karıştırma birbirine. Bugünkü
                                                                                Barbaros Hayrettin’e gelene kadar                     “ Allaaaaahhh öldüm anaam,        sen Barbaros Paşa’mın heykelinin   avanaklar gibi ne aptal, ne de
                                                                                daha epey anlatacaktı anlaşılan.                      yandım anam! Aman ben öldüm       açılışına geç kalma. Benden de    zengindir sendikacılar. Zavallı
                                                                                Kalabalığın orta yerinden fışkıran                    ağalaarr! Öldüüümmm! ”            selam söyle paşama! ”dedi.        hergelelerin ceplerindekini
                                                                                heyecan dalgası iyice kabarmış, herkes                                                                                    zaten patronları yeteri kadar
                                                                                hatibin anlattıklarına kulak kesilmişti.               der demez elini kalbinin hizasına   Genç adam yaptığı iyiliğin sıcaklığı   boşaltıyor. Onlardan artanı da ev
                                                                                Hayati hızla kalabalıkta ilerlerken                   koyup teatral bir hareketle düşüp kaldı.   soğumadan arabasına atlayıp gözden   sahibi, bakkal, manav tırtıklıyor.
                                                                                arkadan gelen Nihat, olası terslikleri                Kalabalıkta önce şaşkınlık dalgası, sonra   kayboldu. En bereketli cüzdan da bu   Ee, bize ne kalacak sanıyorsun?
                                                                                bertaraf etmek için kulağı kirişte                    da milli duyguların verdiği coşkuyla   heriften çıkmıştı. Hayati cüzdandakileri   Onu bunu boş ver de pılı pırtıyı
                                                                                bekliyordu. Hayati’nin elleri makine                  alevlenmiş yardımseverlik hissi galebe   sayıp bitirince Nihat soran gözlerle   toplayıp Anadolu’ya açılalım
                                                                                gibi çalışıyordu. Güya öne ilerlemek                  çaldı. Refik ne olduğunu anlayamamıştı   baktı.                     biraz da. Malum önümüz bahar!
                                                                                bahanesiyle  sağında solunda dikilen                  ki elinden kurtulan Hayati koşup                                    Bizim köylü milleti baharda
                                                                                adamlara gövdesini iyice yaslıyor, boş                kucakladı Nihat’ı,                “Bakma oğlum bakma! Hamiyetli     panayır kurmaya bayılır. Eğer çok
                                                                                bulunmalarını fırsat bilip kaşla göz                                                    adammış doğrusu. Tam üç yüz lira   çalışırsak, bu yaz Safiye Ayla’yı
                                                                                arasında ceplerinde ve var ne yoksa                   “Hadi hamiyetli yiğitler, hadi    çıktı, üç yüüüzz!”                sahnenin en önünden dinletirim
                                                                                boşaltıyordu. Nihat’ın anlayabildiğine                koç yiğitlerim, açın zavallı Türk                                   sana, söz! “
            konuşmacı olarak.                                                   göre üç dakika içinde en az beş                       gencinin önünü de hastaneye       Barba’nın meyhanesine Çakır Efe gibi
                                              Hayati’nin üzerindeki şık paltoya   cüzdanı çoktan cebe indirmişti.                     yetişelim. Pek de gençmiş yazık!   kostak kostak pek çalımlı girdiler.   Kadehlerini Safiye Ayla için kaldırdılar.
                                                                                                                                      Hadi ağalar, hadi yiğitler, yol açın,   Camın önündeki masayı hiç tatmadıkları


       82 Hekimce Bakış                                                                                                                                                                                                           Hekimce Bakış  83
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87