Page 83 - Hekimce Bakış Dergisi 98. Sayı
P. 83

Önüne çıkan izbanduta takılınca   yol açın! Bir hayırsever Türk evladı   mezelerle donattırıp kadeh kaldırdılar,
            ilerlemesi durdu. Sağından solundan   taksi çevirsin! ”              “ Hadi bakalım Nihat Bey,
            geçmeye çabalasa da beceremedi. Öne                                 millicilerin şerefine! ”
 iÇiMiZE    doğru eğilip adamdan izin isteyecekti    Refik onlara yetişemeden kalabalığın   Öteki edepsiz edepsiz sırıttı,
            ki Sansar Refik’le burun buruna geldi.
                                              arasında iri gövdesiyle kala kalmıştı.
            Hayati’nin korku dolu gözlerini fark   Şuursuz kalabalıktan bir genç irisi    “Yahu Hayati ağabey, bak
 BAKIŞ      edince yarma kalıplı adama Nihat da   peşlerine takılıp kendi arabasının arka   aklıma ne geldi. Haftaya Aksaray
            alıcı gözle baktı. Herif, Hulusi Komiser’in
                                              kapısını açtı hemen. Arka koltuğa
                                                                                Meydanı’nda sendikacıların
            başyardımcısı, insafsız mı insafsız,
            dayakçı Refik’ten başkası değildi. Refik   geçtiler. Nihat’ın yalandan inlemeleri   mitingi varmış diye duydum.
                                              Taksim Hastanesi’ne kadar sürdü. Acil
                                                                                Madem bu kadar rahat oldu bu iş,
            Komiser uğursuz ikiliyi fark edince   servisin kapısının önüne gelince Hayati   orada da yapsak ya, ha ne dersin? ”
 Dr. Ömer Levent SOYDİNÇ  |  leventsoydin@yahoo.ca
 hekimcebakis.org
 MİLLİCİ HAYATİ



 Havanın ayazına aldırmadan toplanan   Barbut Hayati ile Çarpık Nihat aylardır   imrenerek baktı Nihat. Hiç böyle
 heyecanlı kalabalığın arasına kurşun   bu günü bekliyorlardı. İstanbul   yakası kürklü bir paltosu olmamıştı.
 gibi daldı Barbut Hayati. Türk Ocağı’na   piyasasının en hızlı, en sinsi, en   Son girdikleri konağın sahibi yaşlı
 kayıtlı gençler ve üniversitelilerle   fırsatçı yancıları bu ikisidir. Maçka’daki   büyükelçinin gardırobundan çıkanlar
 birlikte ne kadar millici memur, esnaf   büyük karakolu gün geçmiyor ki   olmasa bu planı da yapamazlardı
 varsa bir araya gelmişti 1944 yılının   ziyaret etmesinler. Baş Komiser   aslında. Zavallı adamın kıyafetleri
 Nisan ayının o perşembesi. Beşiktaş   Hulusi Türkmen artık illallah etmişti   Hayati uğursuzuna cuk oturmuştu.
 Meydanı hiç alışık olmadığı kalabalığa   ikisinden de. Ara sıra yaptıkları küçük   Hal böyle olunca cepçilik vazifesini
 ev sahipliği yapmakta güçlüğe   vurgunlarda iç ettikleri üç beş kuruşun   Hayati, erketeye yatma işini de Nihat
 düşmüştü doğrusu. Yıldız Yokuşu   peşine düşmekten çoktan vazgeçmişti;   üstlenecekti elbette. Kalantorlarla dolu
 tarafından hala akın akın gelenler vardı.   ancak bu ikisi bazen gemi azıya   meydanda fark ettirmeden çalışmak
 Barbaros Hayreddin Paşa Heykeli’nin   alıp olmayacak kodamanların cebini   için böyle aynalı kıyafetler lazımdı
 açılış merasimini fırsat bilen Millici   boşalttıklarında duruma müdahale   onlara.
 Yusuf ve şürekâsı gövde gösterisine   ediyor, huzuruna getirttiği iki çakalın
 günler önceden hazırlanmaya   aldıklarını zorla geri verdiriyordu.    Kürsüdeki hatip hızını almış, bas
 başlamıştı. Ağzı laf yapan iki de   Böylece malum zevatla arayı hoş   bas bağırarak Ergenekon’dan nasıl
 edebiyat fakültesi doçenti davetliydi   tutuyor, yerini sağlama almış oluyordu.   çıktığımızı, Türk’ün yolunu aydınlatan   şeytan görmüş gibi oldu. Demek ki iş   adamla önce uzun uzun doyasıya   Hayati elindeki ucu yamuk çatalı
 Asena’yı, kor alevlerde eritilen has   başındaydılar. İri kollarını Hayati’nin   kucaklaştı, sonra da,   barbunya pilakiye daldırdı,
 demirleri çelik örslerde döverek   sıska beline tam doluyordu ki Nihat’ın      “ O iş o kadar kolay değil birader.
 keskin kılıçlara çeviren Türkoğlu Türk   ayaz görmemiş çığlığı inletti ortalığı,   “ Sağ ol var ol Türk’ün has evladı!   Sen millicilerle sendikacıları
 demircileri anlatmaya başlamıştı.            Ben onunla ilgilenirim artık. Hadi   karıştırma birbirine. Bugünkü
 Barbaros Hayrettin’e gelene kadar   “ Allaaaaahhh öldüm anaam,   sen Barbaros Paşa’mın heykelinin   avanaklar gibi ne aptal, ne de
 daha epey anlatacaktı anlaşılan.   yandım anam! Aman ben öldüm   açılışına geç kalma. Benden de   zengindir sendikacılar. Zavallı
 Kalabalığın orta yerinden fışkıran   ağalaarr! Öldüüümmm! ”  selam söyle paşama! ”dedi.   hergelelerin ceplerindekini
 heyecan dalgası iyice kabarmış, herkes                                         zaten patronları yeteri kadar
 hatibin anlattıklarına kulak kesilmişti.    der demez elini kalbinin hizasına   Genç adam yaptığı iyiliğin sıcaklığı   boşaltıyor. Onlardan artanı da ev
 Hayati hızla kalabalıkta ilerlerken   koyup teatral bir hareketle düşüp kaldı.   soğumadan arabasına atlayıp gözden   sahibi, bakkal, manav tırtıklıyor.
 arkadan gelen Nihat, olası terslikleri   Kalabalıkta önce şaşkınlık dalgası, sonra   kayboldu. En bereketli cüzdan da bu   Ee, bize ne kalacak sanıyorsun?
 bertaraf etmek için kulağı kirişte   da milli duyguların verdiği coşkuyla   heriften çıkmıştı. Hayati cüzdandakileri   Onu bunu boş ver de pılı pırtıyı
 bekliyordu. Hayati’nin elleri makine   alevlenmiş yardımseverlik hissi galebe   sayıp bitirince Nihat soran gözlerle   toplayıp Anadolu’ya açılalım
 gibi çalışıyordu. Güya öne ilerlemek   çaldı. Refik ne olduğunu anlayamamıştı   baktı.   biraz da. Malum önümüz bahar!
 bahanesiyle  sağında solunda dikilen   ki elinden kurtulan Hayati koşup        Bizim köylü milleti baharda
 adamlara gövdesini iyice yaslıyor, boş   kucakladı Nihat’ı,   “Bakma oğlum bakma! Hamiyetli   panayır kurmaya bayılır. Eğer çok
 bulunmalarını fırsat bilip kaşla göz         adammış doğrusu. Tam üç yüz lira   çalışırsak, bu yaz Safiye Ayla’yı
 arasında ceplerinde ve var ne yoksa   “Hadi hamiyetli yiğitler, hadi   çıktı, üç yüüüzz!”   sahnenin en önünden dinletirim
 boşaltıyordu. Nihat’ın anlayabildiğine   koç yiğitlerim, açın zavallı Türk     sana, söz! “
 konuşmacı olarak.       göre üç dakika içinde en az beş   gencinin önünü de hastaneye   Barba’nın meyhanesine Çakır Efe gibi
 Hayati’nin üzerindeki şık paltoya   cüzdanı çoktan cebe indirmişti.   yetişelim. Pek de gençmiş yazık!   kostak kostak pek çalımlı girdiler.   Kadehlerini Safiye Ayla için kaldırdılar.
            Hadi ağalar, hadi yiğitler, yol açın,   Camın önündeki masayı hiç tatmadıkları


 82 Hekimce Bakış                                                                                       Hekimce Bakış  83
   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88