1939’un başlarında Alman diktatör Adolf Hitler, Polonya’yı istila ve işgal etmeye kararlıydı. 31 Ağustos 1939’da Hitler, Polonya’ya karşı işgalin ertesi sabah saat 4.45’te başlamasını emretti. 1 Eylül 1939’da Alman askerleri sınırı geçerek işgal etmek üzere Polonya’ya girdiler. II. Dünya Savaşı başlamıştı. 1945’e kadar süren savaş sonunda elli milyondan fazla insan yaşamını yitirdi, çok daha fazlası yaralandı ve sakat kaldı.
İkinci paylaşım savaşının yol açtığı büyük yıkımdan ders alınması gerektiğinden yola çıkarak savaşlara karşı barışı savunanlar, 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak kutlamaya başladılar.
Savaş politik bir konu olduğu kadar, sağlıkla ilgili de bir konudur. Ortadan kaldırılan insan ve insanın yaşam koşulları olduğuna göre savaş sağlık ve sağlık çalışanlarının doğrudan ilgi alanına girmektedir. Amacı insanların acılarını dindirmek ve sağlıklı yaşamalarına yardımcı olmak isteyenler için savaştan korkunç başka bir şey yoktur. Öz olarak, savaş bir halk sağlığı sorunudur.
Savaşlar en çok sivilleri etkilemektedir. Örneğin günümüzde Suriye’deki savaş nedeniyle 20 milyon kişinin etkilendiği tahmin edilmektedir (https://www.who.int/mediacentre/commentaries/war-cost/en/). Suriye’de çekilen bu fotoğraf sivillerin savaştan nasıl etkilendiğini açık olarak gösteriyor (https://www.ucl.ac.uk/bartlett/development/events/2018/feb/humanitarian-wars-syria-and-struggle-ethical-order).
Savaşları ortadan kaldırmanın yolu, insanlığın anamalcı düzenden uzaklaşması ve üretim ile bölüşüm ilişkilerinin eşitçe yürütülebilmesinden geçmektedir.
Her bir birey ve dolayısıyla toplum, herkesin farklı olabileceğini ancak herkesin diğeri ile eşit olması gerektiğini içselleştirmelidir.
Dünya Barış Günü kutlu olsun!