Page 6 - Hekimce bakış 94. Sayı
P. 6

2000in başında” Sağlıkta Dönüşüm” adıyla kamuoyunda yeniden sunulan bu “Dünya Bankası Projesi”, Sağlık Bakanlığı
        teşkilatını düzenleyen 02.11,2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 663 sayılı “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
        Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesiyle en önemli gelişimini oluşturmuş
        ve özelleştirme sürecinin son halkası böylece tamamlanmıştır.  Bu yeni yapı ile Sağlık Bakanlığının, “hizmet sunan
        yapıdan, politika belirleyen ve koordinasyon sağlayan bir yapıya dönüştürüldüğü” ileri sürülmüştür.  Sağlıkta yeni
        bir dönem olarak kamuoyuna sunulan bu düzenleme, bakanlığın merkez ve periferdeki teşkilatını üç parçalı yapıya;
        Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, Halk Sağlığı Kurumu ve Sağlık Müdürlükleri olarak üçe bölmüştür. 81
        ilde sağlıkta en üst yönetici olarak KHB Genel Sekreterlikleri oluşturulmuştur. Kamu hastanelerinin yönetiminde ve
        satın almalarında adeta bakanlık yetkisi taşıyan bu yapının başında olan KHB Genel Sekreterlerinin, aldıkları yüksek
        ücretler dikkat çekmiştir. Ayrıca bu yapının merkez ve taşra teşkilatları için yüzlerce yönetici kadrosu oluşturulmuştur.
        Yöneticilerin liyakat sorunları tartışma konusu olmuştur. Bu dönemdeki meslek örgütümüzün değerlendirilmelerinin
        tümünde bu parçalı yapının oluşturacağı sorunların altı çizilmiştir. Bu sorunlara ait meslek örgütü görüşlerini TTB’nin
        tüm yayınlarında bulabilirsiniz.

        Geçtiğimiz günlerde hükümet, 2011 yılında 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile hayata geçirdiği
        ve sağlıkta yeni dönem olarak parlattığı bu sistemden vazgeçtiğini açıklayarak, yeniden eski siteme dönüş
        yapan 694 sayılı KHK yi yayınladı. Sağlık Bakanlığı, 6 yıl sonra hem bakanlık hem de illerdeki üçlü yönetim
        yapısını değiştirerek, il sağlık müdürlerini tekrar ilin sağlık yöneticisi olarak belirledi. Bakanlık “sağlıkta tek çatı”
        ya geri dönüşe gerekçe olarak da artan bürokrasi ve kadrolaşmayı gösterdi.  Üç başlı yapının illerde yetki
        karmaşasına neden olduğu koordinasyon sorunu yaşandığı, hantal bir bürokrasi oluştuğu açıklamaları geldi.
        663 KHK 2011 yılında yayınlandığında bu çekince ve eleştirilerin tamamı yapılmıştı. Bir ülkede sağlık politikalarının
        6 yıl gibi bir ömrünün olması, büyük kaynaklar aktararak oluşturulan kadrolar ve bu kaynakları kötü kullanımı bu
        ülkeye zarar vermiştir. TTB daha KHB nin birinci yılında, KHB nin hem yönetsel olarak başarısız olduğunu hem de
        Sayıştay’a gönderilmesi gereken defter, tablo ve belgeleri Sayıştay’a ibraz etmediğini, denetimden kaçtığını açıklamıştır.
        TTB tarafından 663 sayılı KHK nin birçok maddesinin anayasaya aykırı olduğunu söylenmiş ve dava açılmıştır. Bu
        iki KHK’de de,” demokratik hukuk devletinde önemli düzenlemeler yapılırken toplumsal yararlılığı gözetilmesi, bu
        düzenlemeden etkilenecek tarafların görüşlerinin alınması ve kamuoyu önünde şeffaf bir şekilde tartışılması” gerekliliği
        kuralları gözardı edilmiştir. Bunun yanında emeklilik ücretleri nedeniyle bir türlü emekli olamayan hekimlerin, bu KHK
        ile 72 yaşına kadar çalışmalarının önü açılmıştır. Bir hekim, her yaşta, her zaman hekim olarak kalır. Birçok hekimin
        ilerleyen yaşına rağmen topluma katkıda bulunma isteği ve yeteneği bulunmaktadır. Bu mesleki birikim aktarmak
        isteyen hekimler kendi istekleri doğrultusunda her zaman çalışabilirler ancak hayatlarını ve gelirlerini devam ettirme
        baskısı ile çalışma kararı almamaları gerekmektedir. Hekimlerin insanca yaşayacak emeklilik gelir düzeyine hızla
        ulaştırılması gerekmektedir. KHK ile sağlık ortamı yeniden yapılandırılırken birçok temel sorununda çözümünü
        beklemekteyiz; Hekimler bu ülkenin en mutsuz çalışanlarıdır. Hekimler ve sağlık çalışanları Bakanlığın her gün değişen
        uygulamalarından çok huzursuzdur. Sağlıkta dönüşüm sonrası sağlık kurumlarındaki aşırı yoğunluk hekim-hasta
        ilişkisini bozmuştur. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre günde en az 30 sağlık çalışanı şiddete uğruyor.  Şiddet en
        önemli sağlık sorunudur, hekimlerin çalışırken can güvenliği yoktur. Performansa dayalı ücretlendirme sistemi, aşırı
        iş yükü hekimlerde tükenişe neden olmuştur. Bakanlık bunu görmezden gelmektedir.  Performans ödemeleri temel
        maaşın %25i geçmeksizin, temel ücretlerin artırılması gerekmektedir. Birinci Basamak ve ikinci basamak arasında hızlı
        bir şekilde iletişim kurulmalı, sevk sistemi oluşturulmalıdır. Muayene ve tıbbi işlem sayısının arttığı, ancak bu durumun
        sağlık göstergelerinde bir iyileşmeye yol açmadığı görülmektedir. Hasta başvuru sayısının düşürmek için, özellikle acil
        servisler için,  çalışma yapılmalıdır. Muayene katılım payı”, “reçete katılım payı” , “ilaç katılım payı” , “ilaç fark bedeli”,
        katkı paylarının alımına son verilmelidir. Hastanelerde muayene süreleri DSÖ tavsiyeleri niteliğinde en az 15 dk. olması
        sağlanmalıdır.


         6 Hekimce Bakış
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11