Page 84 - Hekimce Bakış Dergisi 103. Sayı
P. 84

verdim. Yanımda duran üstten    güzel miydi? Unutamamak.        çevirdi parmak ucuyla, yapılan
                                                                                                                                         kapaklı, içi su dolu buzdolabı   Bunu düşünmek gerekli. O,      işi muayene etti. Memnun oldu.
                                                                                            ÖYKÜ                                         rölantiye geçti. Yani yeterince   çoktan unutmuştur ruhunun o   Ocağın kapısına dayandım.
                                                                                                                                                                         denli inceldiği anları. O ince ruh
                                                                                                                                         soğuttuğunu düşünüp durdu.
                                                                                                                                                                                                         Sadık, yeni modellere başlıyor
                                                                 YARIŞMASI 3.sü                                                          Kapağı açtım. Suyunu gözden     sayesinde görebildiği ayrıntılı   bu hafta. Dün tabakalar halinde
                                                                                                                                                                         acıları. Gençlikle beraber
                                                                                                                                         geçirdim. O arada çay istendi.
               Dr. Hakan CUCUNEL                                                                                                                                         başlayan ve ardından aynı hızla   deriler geldi. Üzerinde kalın bir
                                                                                                                                         Matbaacı Kamil’e çayını                                         cam olan masasına yerleşti. Sağ
                                                                                                                                         götürdüm. Makineyi doyasıya     yiten bir beceri.               yanında kasetçalar. Afili bir cihaz.
                FİLİZ ÇAY OCAĞI NANECİ DAYI                                                                                              izledim. Bir kolun, toptaki bir   Güzel kadınların yüzleri, güzel   Kıydı paraya aldı geçen sene.
                                                                                                                                                                                                         Üzerinde düğmeler, ışıklar var. En
                                                                                                                                                                         olmayan kadınların yüzleri.
                                                                                                                                         kâğıdı emip her seferinde aynı
                                                                                                                                         doğru yerden alıp tam olarak    Yakışıklı adamlar, çirkin adamlar.   çok ses onun dükkânından çıksın
                                                                                                                                         merdanenin altına yerleştirmesini,   Çirkin sözü erkekler içindir.   istiyor. Sürekli “Kilim” türküsü.
                                                                                                                                         kâğıdın merdanenin altından     Kadınlar için kullanılmaz. Büyük   O sene modaydı.  Her zaman
                                                                                                                                         geçerken yazıların mükemmel bir   burunlar, sarkık dudaklar, iri   askılı atlet vardır üzerinde. Yazın
                                                                                                                                         düzgünlükle belirmesine doyasıya   gözler, çipil gözler, kavruk veya   şort da olur. Ayaklarda terlik.
                                                                                                                                         baktım. Bütün bunlar olurken    soluk tenler…                   Topuklar sarı-kara, çatlak. Şort ve
                                                                                                                                         değişmeden ve hep aynı düzenle   Yakışıklı bir çay yaptım. Dayı,   atleti Bally ya da Derby adındaki
                                                                                                                                         oluşan sesleri dinledim. Bu sesler   metal çay tabaklarından hoşlanır.   yapıştırıcı lekeleriyle doludur.
                                                                                                                                         kesinlikle bir gürültü değildi benim   Islak olmayacak tabak. Kuru   İster inanın ister inanamayın
                                                                                                                                         için. Matbaadan çıkınca İzmir   bezle iyice silinecek parıl parıl. Tek   iyi ayakkabıcılar, yapıştırıcıyı
                                                                                                                                         güneşi gözlerime battı. Dönüp iş
                                                                                                                                         hanına yöneldim. Ocağa girdim.
                                                                                                                                         Dayı masaya geçmez kolay kolay.
                                                                                                                                         Kendisiyle yüz göz olunmasından
                                                                                                                                         hoşlanmaz. Demli bir çay istedi.
                                                                                                                                         İstedi ama söylemedi. Sadece
                                                                                                                                         bir baş hareketi yaptı ve sağ
                                                                                                                                         işaret parmağı ile hayali bir
                                                                                                                                         daire çizdi boşluğa. Eğer baş
                                                                                                                                         ve işaret parmağı birleşseydi bu
                                                                                                                                         Türk kahvesi olurdu. Telvesi bol,
                                                                                                                                         şekersiz.

                                                                                                                                         İnsanların yüzlerine bakarım
               O gün mutlu değildim. O gün,    “şu” veya “bu”, bir gün olacak.   kederleniveren ahmak bir şair                           sıkça. Güzel kadınların yüzlerine.
               zaman yavaşlığını yitirmişti. İçimde   Şimdiye kadar yaşadıklarıma bu   gibi bir şey yapmıştı belki. Hanın                Fırsat bulursam tabi. Onların
               bir his vardı. Olacağına inandığım   kadar fazla üzülmeye gerek yok,   sesini dinledim. Karşıda Sadık                     haberleri yokken bakmanın, o
               bazı şeylerin yıllar geçse de   dememi sağlayan o şeyler işte.   Ustaya baktım. Onun yanındaki                            yüzlere bir öykü kurgulamanın   şeker kıtlama içilir. Şeker kupkuru
               olmayacağını seziyordum sanki.   Sezmiyordum, görüyor ve        nakışçılara, onun da yanındaki                            tadına doyum olmaz. Eski bir    olmadı mı burnundan bir nefes   orta parmaklarıyla sürerler
               Olacağına inatla inanmayı bir tür   biliyordum sanki. Bunun bir   klimacıya. Her mekânın kendi                            oyun. Nazan’la oynardık. Nazan.   verir ki belalıdır. Başını da ağır   deriye. Bu nedenle bu iş için
               iç-din gibi yaşadığım inançlarım   açıklamasını yapamıyordum.   sesini kattığı bu anlaşılmaz müziği                       Bu adla tanıdığım ilk kişi oydu.   ağır sağa doğru yatırdı mı bitti   kullanılan parmak, sürme yönüne
               vardı. Belki herkesin vardır.   Evrende, benim doğduğum o       biraz dinledim. Bugün müzik                               Ona da söylemiştim bu durumu.   gitti. Ağzını da büzer. Suratsız olur   göre çarpılmış ve parmak ucu
               Olanlara ve olmayanlara bu inanç   haziran gecesi bir şey olmuş   değildi bu. Kafamı şişirecek                            “ İyi ya işte unutmazsın beni, ne   temelli. Masaya götürüp yavaşça   yassılaşmıştır. Sadık, yanındaki
               sayesinde dayanabiliriz. Nasıl olsa                             karmaşaydı. Radyoya kulak                                 güzel” demişti. Onu unutmamak                                   sehpaya yerleştirdiği deri topunun
                                               ve olan bu şey, beni hemen                                                                                                bıraktım. Dayı, tabağı şöyle bir






                84  hekimcebakis.org                                                                                                                                                                                                85
   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89